HHaber

Doktorun Bulduğu Not!

Kar yağarken eve gittim. Rüzgâr da esiyordu. Hem kar yağıp hem de rüzgâr eserken yürümek çok zor oluyor. Birden yere düştüm. Biri üzerime atladı ve ‘Seni kimse sevmiyor ap-tal çocuk!’ dedi. Önce sırtıma sonra da karnıma tek-me attı. Sonra beni orada bırakarak kaçtı. A*ğladım. Üşüdüğümden veya canım a-cıdığından değil. Tek bir arkadaşım bile olmadığı için ağladım.Eve gelir gelmez annem saçımdan çekti. “Neredesin sen? Üstün niye kirli? Sana yemek falan yok. Odana gir ve ben diyene kadar çıkma” dedi. Annemin dediği gibi yaptım ve odama gittim. Ertesi gün de odamdan çıkmadım. Hem çok acıktım hem de çok üşüdüm. Notlarım giderek düştü. Babama her haber verdiklerinde beni dö-vdü. Bir kere öyle dö-vdü ki işaret parmağımı hareket ettirememeye başladım. Ondan sonra işaret parmağımı hiç hareket ettiremedim ve benimle daha da dalga geçtiler. Aradan uzun süre geçtikten sonra g-öğsümde a-ğrı hissetmeye başladım. Annem ve babam canımın acımasını umursamıyorlardı.

Akşamları yatağımda uzanırken tek bir şey diliyordum. Canımın yanmamasını istiyordum. Yoksa annem ve babam daha çok kızıyorlardı. Onları gerçekten çok seviyordum. Okulda ertesi gün öğretmenimiz hayalimize ait bir resim çizmemizi istedi. Diğer çocuklar arabalar, roketler ve oyuncaklar çizdiler. Ben bunları çizmedim.Bunların sevmediğimden değil. Çünkü en çok istediğim şey beni seven bir anne ve babaydı. Ben de bir aile resmi çizdim. Bir anne, bir baba ve bir çocuk. Hep beraber oyun oynuyorlardı ve çok mutluydular. Çizerken bir yandan da sessizce ağladım. Keşke beni çok seven bir annem ve babam olsaydı. Resim gösterme sırası bana geldiğinde herkes güldü. Bana gülenlere şöyle dedim: “En büyük hayalim bir ailem olması.” Kahkahalar daha da arttı. Bense ağ-lamaya başladım ve şunları söyledim: “Lütfen bana gülmeyin. Bu benim en büyük hayalim. Bana vu-rabilirsiniz, benden nefret edebilirsiniz ama yalvarıyorum gülmeyin.” “Tıpkı sizinkiler gibi bir aile istiyorum. Sarılan, gülen, okuldan alan ve beni görünce sevinen… Zayıf ve çirkin göründüğümü biliyorum. İskelet gibi parmaklarım var. Ama bana gülmeyin.

” Öğretmenim gözyaşlarımı silmeye çalıştı. Bazı arkadaşlarım beni anlasa da gülmeye devam ettiler. Bir gün sınav sonuçlarımız açıklandığında düşük aldığımı gördüm. Annemin kızacağını biliyordum. Eve gitmekten ko-rkuyorum. Ama başka nereye gidebilirdim ki? Yavaşça eve doğru yürüsem de varmak istemedim. Annem ö-fkelendi. Kolumdan tuttu ve yere fırlattı. O sırada bacağımı sandalyeye çarptım. Sonra kaf-ama iki kere v-urdu. Yerden kalkamadım. Annem beni orada bıraktı. Geri döndüğünde etrafı toplamamı aksi halde babam eve gelince çok kızacağını söyledi. Anneme, hiçbir şey söylememesi için yalvardım. Ama babam çoktan gelmişti. Annem baba düşük nottan bahsedince önce beni hırpaladı sonra da suratıma v-urdu. Ondan sonrasını hatırlamıyorum. Hastanede uyandım. Ellerimi hareket ettiremiyordum. Pencereden dışarıya bakıp ağladım. Dışarıda aileler çocuklarıyla beraber oynuyorlar ve gülüyorlardı. Neden ağladığımı biliyor musunuz? Annemin bana sarıldığını bile hatırlamıyorum. Annem de babam da beni dö-vüyor. Ama yine de onları seviyorum. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Okulda da çabaladım. Ama beni bir türlü sevemediler.