Poşetlerin Ardından Artık O Da Ücretli Oluyor
“TÜKETİCİ DEPOZİTO BEDELİNİ GERİ ALABİLMEK İÇİN ATIĞI İADE EDECEK” Depozito İade Sistemi ile tüketicinin, geri dönüşüme teşvik edileceğini belirten Eroğlu, “Önümüzdeki yıl yürürlüğe girecek uygulamayla birlikte tüketiciler, ürünleri satın alırken ürün bedeliyle birlikte belirlenen depozito iade ücretini de satış noktasına ödeyecek. Depozito sistemi, tüketiciyi ürünün fiyatı dışında ödenen bedeli geri alabilmek için sistemin belirlediği market veya diğer toplama noktalarına yönlendirecek, tüketici depozite bedelini geri alabilmek için atığı iade edecek. İade bedeli para ya da alışveriş puanı olabilir. Depozito sistemiyle birlikte tüketici için parasal değer ifade edecek atıklar, çevreye çöp olarak atılmayacak ve böylece toplama merkezlerine götürülüp ham maddeye dönüştürülebilecek. Hem çevre korunacak hem ülke ekonomisi kazanacak. Depozito uygulaması, temiz ve geri dönüşüme uygun ham madde elde edilmesine olanak sağlayarak sektörün gelişimini hızlandıracak.” dedi.
“ATIKLAR TÜKETİCİLER İÇİN KIYMETE BİNECEK”
Eroğlu, parklara, bahçelere, denizlere atıldığında çevresel kirliliğe yol açan atıkların, Depozito İade Sistemi ile birlikte parasal değer kazanacağından tüketiciler açısından kıymete bineceğini aktardı. Türkiye’de yıllık 20 milyar adet içecek ambalajının kullanıldığını ve bunun 9 milyarının pet ambalajlardan oluştuğunu anlatan Eroğlu, DİS ile söz konusu atıkların geri dönüşüme kazandırılması halinde ekonomiye yılda 1,4 milyar lira katkı sağlanabileceğini bildirdi. Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Depozite sisteminin 3 sonucu olur. Birincisi ürünü satın alırsınız, kullandıktan sonra atığını iade edip depozito bedelinizi geri alırsınız. İkincisi ürünü alırsınız, kullandıktan sonra iade etmezsiniz ve depozito bedeli sisteme yani devlete kalır. Devlet o parayı, geri dönüşüm sisteminin büyümesi ve çevrenin korunması için kullanır. Üçüncü şıkta ise ürünü alırsınız ve kullandıktan sonra iade etmesiniz ama depozito bedeli için atık toplayan birilerine verirsiniz. O kişi de depozito bedelini almak için atığı toplama merkezine götürür ve depozito iade parasını kendisi alır. Her üç şıkta da ambalajların etrafa atılması engellenerek çevrenin korunması sağlanırken hem tüketicinin hem geri dönüşüm sektörünün kazandığı sistem çalışmış olur.”
“1 OCAK 2022’DE ZORUNLU DEPOZİTO KAPSAMINA GİRECEK”
Türkiye’deki genç nüfusun tüketim alışkanları sebebiyle her yıl kullanılan içecek ambalajı miktarının arttığını ve rakamların kişi başı yılda 279, toplamda ise 20 milyar adet olduğunu ifade eden Eroğlu, “2030 başlarında rakamın toplamda 30 milyara çıkacağı öngörülüyor. Dolayısıyla çevreyle uyumlu büyüme modeli için depozito sistemi zorunluluktur. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, sisteminin altyapısını oluşturmak için uzun süredir detaylı çalışma içerisinde. Bu süreçte 30 Aralık 2020 tarihli Resmi Gazete’de, depozito ile ilgili Çevre kanununda değişiklik yapıldı. Çevre Ajansı kuruldu ve Zorunlu Depozito uygulamasına geçiş kararı alındı. Türkiye Çevre Ajansı, sürecin mali ve idari denetimini yaparak sürdürülebilirliğini ve güvenliğini sağlayacak yetkilerle donatıldı. Ambalaj atıkları kontrolü yönetmeliğine göre 1 Ocak 2022 tarihinde cam, alüminyum ve pet ambalajlarının, zorunlu depozito kapsamına girdiği kesinleşti.” ifadelerini kullandı.
“PLASTİK İÇECEK ATIKLARININ İLK ETAPTA YÜZDE 70’İNİN TOPLANMASI HEDEFLENİYOR”
Eroğlu, plastik içecek atıklarının ilk etapta yüzde 70’inin toplanmasının hedeflendiğine işaret ederek, depozito sisteminin plastik sektöründe geri dönüştürülmüş ham madde tedarik güvenliğini de arttırmaya yardımcı olacağını savundu. Türk plastik sektörünün ham madde ihtiyacının yüzde 85’lik kısmının ithalatla karşılandığını ve bu nedenle ciddi anlamda cari açık verildiğini hatırlatan Eroğlu, şunları kaydetti: “Dünyada 6’ncı, Avrupa’da ise Almanya’dan sonra 2’nci sırada yer alan sektörümüzün ham madde tedarik güvenliği önemli. Yurt içindeki hammadde üretimi ihtiyacımızın sadece yüzde 15’lik kısmını karşılıyor. Petrokimya şirketleri de petroldeki OPEC benzeri kartel yapılardan ilham aldıklarından zaman zaman fiyat artış şokları yaşıyoruz. Atıklarımızı, depozito sistemiyle toplamayı artırmamız, geri dönüşüm için uygun şartlarda tedarik güvenliği sağlanmış ürüne ulaşmamız anlamına gelir. Bu sayede kartel yapıdaki petrokimya şirketlerinin tedarik ve fiyat şoklarından hem firmalarımızı hem de tüketicilerimizi korumamız daha kolay olur. Cari açığı azaltacak depozito sistemiyle, geri dönüştürülmüş ham maddelerle üretilen plastik ürünler, tüketicimize daha uygun fiyatlarla ulaşacak. Enflasyonda düşüş yönlü etkinin önü açılacak.”
“TÜKETİCİ DEPOZİTO BEDELİNİ GERİ ALABİLMEK İÇİN ATIĞI İADE EDECEK” Depozito İade Sistemi ile tüketicinin, geri dönüşüme teşvik edileceğini belirten Eroğlu, “Önümüzdeki yıl yürürlüğe girecek uygulamayla birlikte tüketiciler, ürünleri satın alırken ürün bedeliyle birlikte belirlenen depozito iade ücretini de satış noktasına ödeyecek. Depozito sistemi, tüketiciyi ürünün fiyatı dışında ödenen bedeli geri alabilmek için sistemin belirlediği market veya diğer toplama noktalarına yönlendirecek, tüketici depozite bedelini geri alabilmek için atığı iade edecek. İade bedeli para ya da alışveriş puanı olabilir. Depozito sistemiyle birlikte tüketici için parasal değer ifade edecek atıklar, çevreye çöp olarak atılmayacak ve böylece toplama merkezlerine götürülüp ham maddeye dönüştürülebilecek. Hem çevre korunacak hem ülke ekonomisi kazanacak. Depozito uygulaması, temiz ve geri dönüşüme uygun ham madde elde edilmesine olanak sağlayarak sektörün gelişimini hızlandıracak.” dedi.
“ATIKLAR TÜKETİCİLER İÇİN KIYMETE BİNECEK”
Eroğlu, parklara, bahçelere, denizlere atıldığında çevresel kirliliğe yol açan atıkların, Depozito İade Sistemi ile birlikte parasal değer kazanacağından tüketiciler açısından kıymete bineceğini aktardı. Türkiye’de yıllık 20 milyar adet içecek ambalajının kullanıldığını ve bunun 9 milyarının pet ambalajlardan oluştuğunu anlatan Eroğlu, DİS ile söz konusu atıkların geri dönüşüme kazandırılması halinde ekonomiye yılda 1,4 milyar lira katkı sağlanabileceğini bildirdi. Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Depozite sisteminin 3 sonucu olur. Birincisi ürünü satın alırsınız, kullandıktan sonra atığını iade edip depozito bedelinizi geri alırsınız. İkincisi ürünü alırsınız, kullandıktan sonra iade etmezsiniz ve depozito bedeli sisteme yani devlete kalır. Devlet o parayı, geri dönüşüm sisteminin büyümesi ve çevrenin korunması için kullanır. Üçüncü şıkta ise ürünü alırsınız ve kullandıktan sonra iade etmesiniz ama depozito bedeli için atık toplayan birilerine verirsiniz. O kişi de depozito bedelini almak için atığı toplama merkezine götürür ve depozito iade parasını kendisi alır. Her üç şıkta da ambalajların etrafa atılması engellenerek çevrenin korunması sağlanırken hem tüketicinin hem geri dönüşüm sektörünün kazandığı sistem çalışmış olur.”
“1 OCAK 2022’DE ZORUNLU DEPOZİTO KAPSAMINA GİRECEK”
Türkiye’deki genç nüfusun tüketim alışkanları sebebiyle her yıl kullanılan içecek ambalajı miktarının arttığını ve rakamların kişi başı yılda 279, toplamda ise 20 milyar adet olduğunu ifade eden Eroğlu, “2030 başlarında rakamın toplamda 30 milyara çıkacağı öngörülüyor. Dolayısıyla çevreyle uyumlu büyüme modeli için depozito sistemi zorunluluktur. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, sisteminin altyapısını oluşturmak için uzun süredir detaylı çalışma içerisinde. Bu süreçte 30 Aralık 2020 tarihli Resmi Gazete’de, depozito ile ilgili Çevre kanununda değişiklik yapıldı. Çevre Ajansı kuruldu ve Zorunlu Depozito uygulamasına geçiş kararı alındı. Türkiye Çevre Ajansı, sürecin mali ve idari denetimini yaparak sürdürülebilirliğini ve güvenliğini sağlayacak yetkilerle donatıldı. Ambalaj atıkları kontrolü yönetmeliğine göre 1 Ocak 2022 tarihinde cam, alüminyum ve pet ambalajlarının, zorunlu depozito kapsamına girdiği kesinleşti.” ifadelerini kullandı.
“PLASTİK İÇECEK ATIKLARININ İLK ETAPTA YÜZDE 70’İNİN TOPLANMASI HEDEFLENİYOR”
Eroğlu, plastik içecek atıklarının ilk etapta yüzde 70’inin toplanmasının hedeflendiğine işaret ederek, depozito sisteminin plastik sektöründe geri dönüştürülmüş ham madde tedarik güvenliğini de arttırmaya yardımcı olacağını savundu. Türk plastik sektörünün ham madde ihtiyacının yüzde 85’lik kısmının ithalatla karşılandığını ve bu nedenle ciddi anlamda cari açık verildiğini hatırlatan Eroğlu, şunları kaydetti: “Dünyada 6’ncı, Avrupa’da ise Almanya’dan sonra 2’nci sırada yer alan sektörümüzün ham madde tedarik güvenliği önemli. Yurt içindeki hammadde üretimi ihtiyacımızın sadece yüzde 15’lik kısmını karşılıyor. Petrokimya şirketleri de petroldeki OPEC benzeri kartel yapılardan ilham aldıklarından zaman zaman fiyat artış şokları yaşıyoruz. Atıklarımızı, depozito sistemiyle toplamayı artırmamız, geri dönüşüm için uygun şartlarda tedarik güvenliği sağlanmış ürüne ulaşmamız anlamına gelir. Bu sayede kartel yapıdaki petrokimya şirketlerinin tedarik ve fiyat şoklarından hem firmalarımızı hem de tüketicilerimizi korumamız daha kolay olur. Cari açığı azaltacak depozito sistemiyle, geri dönüştürülmüş ham maddelerle üretilen plastik ürünler, tüketicimize daha uygun fiyatlarla ulaşacak. Enflasyonda düşüş yönlü etkinin önü açılacak.”