HHaber

Evlat Edinilen Kız

Annesinin gözlerine hiç bakmıyor, ellerini hiç tutmuyordu. Evlat hasretiyle yanan kadın, küçük kızın ellerini tutmak istediğinde Hülya ellerini kaçırıyordu. İçine kapanık bir şekilde sürekli koltukta oturuyordu. Kızlarıyla tüm iletişim yollarını denemelerine rağmen bağ kuramayan çift, bu durumdan ötürü hiç mutlu değillerdi. Oysa onlar bambaşka hayal etmişlerdi…
Durum gün geçtikçe ciddiyetini koruyordu. Evlat edinen çift, yardım almaları konusunda hemfikirdi. Yaşananların bir açıklaması olmalıydı. Uzman bir görüşe ve desteğe ihtiyaçları vardı. Anne, bir çocuk doktoruna giderek durumu en ince detaylarına kadar anlattı. Doktor hiç şaşırmamıştı. Hülya’da tepkisel(reaktif) bozukluk rahatsızlığı vardı. Çocuk bütün belirtileri taşıyordu.

Doktorun anlattıklarına göre bu rahatsızlık küçük yaşta yalnız başına kalan çocuklarda ortaya çıkıyordu. Hülya, yeni anne babasıyla bağ kuramıyordu, çünkü öz anne babası onu bırakıp gitmişlerdi. Çocuk bunu atlatamamıştı. Küçücük bedeni yaşadıklarını kaldıramamıştı. Bunu duyan çift, asla kızlarından vazgeçmeyeceklerdi. Hatta şimdi daha da çok mücedele edeceklerdi onu kazanmak için. Ama küçük kız bunu bilmiyordu. Anne, doktorla uzun bir görüşme yaptı. Doktorun ağzından çıkan her kelimeyi can kulağı ile dinledi.
Kızları ile bağ kurabilmek için doktorun söylediği tüm tavsiyeleri kaçırmadan aklına not etti. eşiyle beraber kızlarının insanlara güvenebilmesi, sağlıklı duygulara sahip olabilmesi için şefkatle yılmadan uğraştılar. Ellerinden geleni yaptılar. Uzun uğraşlar sonrasında kızlarının etrafına kurduğu kabuğunu kırmayı başardılar. Ve dünyada bir çocuğun daha yüzü gülmüş oldu…
Ne mutlu iyilikten vazgeçmeyenlere…