Kaç gün kaldı baba..?
Anladım ki sana yemek getirdi. O kimdi? Kızım dedi. Evim yakında hemen şuracıkta. (Dediği mahalle var 3-4 km). Hanım her öğlen aynı saatte yemek yollar bana. Onu anladım da abi “13 gün kalan ne peki?” diye sordum…
Onu demesem olur mu dedi. Dedim abi sen onu demezsen vallahi ben gece uyuyamam, rahat edemem. Yüzü değişti, sesi birden titredi anlatayım o zaman dedi. Geçen hafta bu yukarıdaki cadde de yürüyorduk. Kızımla pazara gidiyorduk. Bir kız çocuğu vardı, ayakkabıcıdan babası ile birlikte çıktı. Çok sevinçliydi. Bir babasına bir ayakkabısına bakıyor gülümsüyordu. Benim kız da o pembe spor ayakkabılardan çok istedi. Girdik içeri. Cebimde de 75 TL var, acaba bu ayakkabılar kaç para ki derken, dükkan sahibi son olarak 110 TL’ye indirdi. Ama alamadık tabii. Bende 70 lirayı bıraktım. Dükkan sahibine ayakkabıları ayırttım. 5 Ağustos günü gelip kalanını ödeyip alacağım diye de kendii ile anlaştım. Sağolsun kırmadı beni. Üstüne kalan 40 TL ve 5 Ağustos’ta alınacak diye not yazdı. Onu soruyor benim küçük kız da bana. Kaç gün kaldı baba diye, biraz sabırsız. Hayat zor kardeş. Ev kira iki de oğlan var kızdan başka. Şükür elbette halimize, Allah kimseye muhtaç etmiyor işte…
Abi dedim, işin kaç gibi biter seninle bir yer belirlesek de bugün babamın vefat günü, o ayakkabıyı babama hediye etmiş olsam? Zar zor ikna ettim. Buluştuk akşam üstü saat beşte, yukarı ki cadde de. Ama ben çok şey hazırlamıştım arabama, o boş dört saat içinde. Sucuk aldım, pazara da çıktım, muz da koydum, birkaç oyuncak bebek bile buldum. Bir de zarf yaptım. İçine abi ve ailesine 3-5 ay nefes aldıracak kadar bir şeyler de koydum. Ayakkabıların parasını da ödeyip evine doğru yola koyulduk. Abi arabamı görünce üstü biraz kirli diye binmek istemedi. O kadar da düşünceli birisiydi. Ne demek abi dedim, benim arabam senin yüreğin kadar temiz olsa keşke. Vardık evlerine birkaç dakika içinde. Tabii abinin haberi yok, arabanın bagajındakiler ve zarftakilerden. Hayalim eve beraber girmekti. Girince o sevinçlerini görmekti. Hatta bir fotoğraf çekip, sevinsin diye anneme göstermekti. Son anda aklıma geldi, iyiki de. Şimdi komşuları görür eder, belki abim eşinin ve çocuklarının karşısında mahçup olup başını öne eğer. Sağa dön orada evimiz deyince durdum bir an da.
Abiye dedim, bir ricam olacak sana. Al bu zarfı da, taşıyabilirsen bir şeyler daha var bagajda. Belki 5 dakika sürdü inat etti almam, ben diyorum almazsan seni bırakmam. En son dedim ki ona. Abi senin baban sağ mı şu an da? Değil dedi. Babana iyilik etmek istemez miydin dedim. İsterdim dedi. O zaman bana engel olma, çok görmezsen ödeşiriz, bir dua eder yollarsın bu gece babama. Böyle deyince, başını salladı mahçup ama sevinçle. Anladı çünkü zarfta para var. Sonuçta buna ihtiyacı da çok var. İki eli dolu ama yürüyemiyor, sıkıştırdı kolunun altına da ayakkabıları. Bir ara döndü bana baktı. Ya alnından akan terlerdi ya da gözlerinden yaşlar akmaktaydı…
Yine de dayanamadım. Köşeden kafamı uzatıp baktım. Kızı sokakta ona doğru koştu. Adam elindekileri yere koymuştu. Sokak ortasında uzattı kızına kutuyu. Eskileri çıkaran küçük kız yalın ayak yerlere basıyordu. İşte giydi, pembe spor ayakkabılarını şimdi. Ne diye bağırıyor ve eve doğru gidiyordu duyamadım ama kapıya çıkan annesiydi. Şaşkın şaşkın eşine bakan, iki de oğlan vardı babasına yardıma koşan. Girdiler eve. Ne yaşadılar bilmiyorum bu gece. Ben onun süpürdüğü sokaklardan sadece geçmekteydim. Arabamı yanaştırıp bir çay içeyim demiştim. Ne bir daha abiyi göreceğim, ne de belki de o mahalleden geçeceğim. Çünkü ben Bademli’de, onlar ……… mahallesinde. Ben nerede, onlar taaa nerede. Benim için çok önemli olmasa da, onlara biraz nefes oldu bu yaptığım galiba. Ederler ise bir dua, mutlu olur inşaallah babam da…
..ALINTI..
Anladım ki sana yemek getirdi. O kimdi? Kızım dedi. Evim yakında hemen şuracıkta. (Dediği mahalle var 3-4 km). Hanım her öğlen aynı saatte yemek yollar bana. Onu anladım da abi “13 gün kalan ne peki?” diye sordum…
Onu demesem olur mu dedi. Dedim abi sen onu demezsen vallahi ben gece uyuyamam, rahat edemem. Yüzü değişti, sesi birden titredi anlatayım o zaman dedi. Geçen hafta bu yukarıdaki cadde de yürüyorduk. Kızımla pazara gidiyorduk. Bir kız çocuğu vardı, ayakkabıcıdan babası ile birlikte çıktı. Çok sevinçliydi. Bir babasına bir ayakkabısına bakıyor gülümsüyordu. Benim kız da o pembe spor ayakkabılardan çok istedi. Girdik içeri. Cebimde de 75 TL var, acaba bu ayakkabılar kaç para ki derken, dükkan sahibi son olarak 110 TL’ye indirdi. Ama alamadık tabii. Bende 70 lirayı bıraktım. Dükkan sahibine ayakkabıları ayırttım. 5 Ağustos günü gelip kalanını ödeyip alacağım diye de kendii ile anlaştım. Sağolsun kırmadı beni. Üstüne kalan 40 TL ve 5 Ağustos’ta alınacak diye not yazdı. Onu soruyor benim küçük kız da bana. Kaç gün kaldı baba diye, biraz sabırsız. Hayat zor kardeş. Ev kira iki de oğlan var kızdan başka. Şükür elbette halimize, Allah kimseye muhtaç etmiyor işte…
Abi dedim, işin kaç gibi biter seninle bir yer belirlesek de bugün babamın vefat günü, o ayakkabıyı babama hediye etmiş olsam? Zar zor ikna ettim. Buluştuk akşam üstü saat beşte, yukarı ki cadde de. Ama ben çok şey hazırlamıştım arabama, o boş dört saat içinde. Sucuk aldım, pazara da çıktım, muz da koydum, birkaç oyuncak bebek bile buldum. Bir de zarf yaptım. İçine abi ve ailesine 3-5 ay nefes aldıracak kadar bir şeyler de koydum. Ayakkabıların parasını da ödeyip evine doğru yola koyulduk. Abi arabamı görünce üstü biraz kirli diye binmek istemedi. O kadar da düşünceli birisiydi. Ne demek abi dedim, benim arabam senin yüreğin kadar temiz olsa keşke. Vardık evlerine birkaç dakika içinde. Tabii abinin haberi yok, arabanın bagajındakiler ve zarftakilerden. Hayalim eve beraber girmekti. Girince o sevinçlerini görmekti. Hatta bir fotoğraf çekip, sevinsin diye anneme göstermekti. Son anda aklıma geldi, iyiki de. Şimdi komşuları görür eder, belki abim eşinin ve çocuklarının karşısında mahçup olup başını öne eğer. Sağa dön orada evimiz deyince durdum bir an da.
Abiye dedim, bir ricam olacak sana. Al bu zarfı da, taşıyabilirsen bir şeyler daha var bagajda. Belki 5 dakika sürdü inat etti almam, ben diyorum almazsan seni bırakmam. En son dedim ki ona. Abi senin baban sağ mı şu an da? Değil dedi. Babana iyilik etmek istemez miydin dedim. İsterdim dedi. O zaman bana engel olma, çok görmezsen ödeşiriz, bir dua eder yollarsın bu gece babama. Böyle deyince, başını salladı mahçup ama sevinçle. Anladı çünkü zarfta para var. Sonuçta buna ihtiyacı da çok var. İki eli dolu ama yürüyemiyor, sıkıştırdı kolunun altına da ayakkabıları. Bir ara döndü bana baktı. Ya alnından akan terlerdi ya da gözlerinden yaşlar akmaktaydı…
Yine de dayanamadım. Köşeden kafamı uzatıp baktım. Kızı sokakta ona doğru koştu. Adam elindekileri yere koymuştu. Sokak ortasında uzattı kızına kutuyu. Eskileri çıkaran küçük kız yalın ayak yerlere basıyordu. İşte giydi, pembe spor ayakkabılarını şimdi. Ne diye bağırıyor ve eve doğru gidiyordu duyamadım ama kapıya çıkan annesiydi. Şaşkın şaşkın eşine bakan, iki de oğlan vardı babasına yardıma koşan. Girdiler eve. Ne yaşadılar bilmiyorum bu gece. Ben onun süpürdüğü sokaklardan sadece geçmekteydim. Arabamı yanaştırıp bir çay içeyim demiştim. Ne bir daha abiyi göreceğim, ne de belki de o mahalleden geçeceğim. Çünkü ben Bademli’de, onlar ……… mahallesinde. Ben nerede, onlar taaa nerede. Benim için çok önemli olmasa da, onlara biraz nefes oldu bu yaptığım galiba. Ederler ise bir dua, mutlu olur inşaallah babam da…
..ALINTI..