Belediye başkanı ve yaşadığı ibretlik olay
Çoğu yerin kaldırımı bile yok‚ önce onları halletmeliyiz. Hele biz bu bütçemizle tüm kaldırımları bitirelim‚ birkaç sene sonra da ek bütçe olursa‚ kaldırım girişlerine baktırırız. Öyle he demeyle olmaz her iş… –Ama birkaç sene demek‚ torunumun ve onun gibi yaşamak zorunda olan çocukların‚ en güzel çağlarını evde hapis geçirmesi demek efendim…
–Bak amca‚ ben koskoca belediye başkanıyım. Herkese bu kadar vakit ayırırsak işimizi yapamayız. O sırada başkanın yardımcısı telaşlı bir halde içeri girdi…
–Efendim trafikten aradılar! Ne oldu büyük bir kaza mı olmuş? Çok mu hayat kaybı‚ nedir bu telaşın?
–Bir çocuğa araba çarpmış… Başkan sakinleşerek‚ koltuğuna doğru adım attı. Ne yapayım yahu‚ her kazaya belediye başkanı mı koşacak. Amca sen de çık buradan artık. Görüyorsun işlerimiz var. İhtiyar adam‚ boynu bükük dışarı yürüdü. Başkanın yardımcısı devam etti;
-Efendim‚ çocuk‚ çocuk sizin torununuzmuş. Belediye başkanı‚ sendeleyerek koltuğuna oturdu. Gözünün önüne önce torununun gülen yüzü geldi sonra da tekerlekli bir sandalyede ağlayışı. Titrer gibi bir sesle…
–Az önce çıkan ihtiyarı çağırın çabuk. İhtiyar adam kapının önündeki koltukta başı önde oturmaktaydı. Geri çağrılınca amca, içeri biraz heyecan‚ biraz çekingenlikle girdi;
–Buyurun. –Amca‚ söz veriyorum kaldırımları yaptıracağım ama ne olur beddua ettiysen geri al.
–Kırıldım ama beddua etmedim. –Ne olur o zaman‚ torunum için dua et amca. O esnada telefon çaldı‚ başkanın uzanmayacağını anlayan yardımcısı telefonu açtı‚ sonra başkana uzattı;
–Kızınız arıyor efendim. İyi bir haber beklemeyen başkan‚ dudaklarını ısırarak konuştu; –Aaa..aloo… Baba‚ az önce kızıma araba çarptı ama…
–Eee evet‚ durumu nasıl?
–Merak etme‚ sadece burnunda kanama olmuş. Biz hastanedeyiz‚ duyar da merak edersin diye haber vermek istedim. Başkan ağlayışı duyulmasın diye hızla kapattı telefonu. Yardımcısı diğer telefonu uzattı;
– Efendim diğer telefonda emniyetten arıyorlar. Kazayı yapan şoförü tutuklamışlar. Şikayet tutanağı için bekliyorlarmış‚ aileden birinin gelmesi gerekmekteymiş.
Başkan‚ hâlâ kapıda bekleyen ihtiyara dalgın dalgın baktı ve;
–Bıraksınlar‚ gitsin. Makamın hırsına kapılıp‚ burnumuz büyüyünce‚ Mevlamın bizi ikaz için gönderdiği bir vesile o. Biz alacağımız dersi aldık‚ onun bir suçu yok‚ suç bizim. Şikayetçi değiliz‚ bıraksınlar.
Çoğu yerin kaldırımı bile yok‚ önce onları halletmeliyiz. Hele biz bu bütçemizle tüm kaldırımları bitirelim‚ birkaç sene sonra da ek bütçe olursa‚ kaldırım girişlerine baktırırız. Öyle he demeyle olmaz her iş… –Ama birkaç sene demek‚ torunumun ve onun gibi yaşamak zorunda olan çocukların‚ en güzel çağlarını evde hapis geçirmesi demek efendim…
–Bak amca‚ ben koskoca belediye başkanıyım. Herkese bu kadar vakit ayırırsak işimizi yapamayız. O sırada başkanın yardımcısı telaşlı bir halde içeri girdi…
–Efendim trafikten aradılar! Ne oldu büyük bir kaza mı olmuş? Çok mu hayat kaybı‚ nedir bu telaşın?
–Bir çocuğa araba çarpmış… Başkan sakinleşerek‚ koltuğuna doğru adım attı. Ne yapayım yahu‚ her kazaya belediye başkanı mı koşacak. Amca sen de çık buradan artık. Görüyorsun işlerimiz var. İhtiyar adam‚ boynu bükük dışarı yürüdü. Başkanın yardımcısı devam etti;
-Efendim‚ çocuk‚ çocuk sizin torununuzmuş. Belediye başkanı‚ sendeleyerek koltuğuna oturdu. Gözünün önüne önce torununun gülen yüzü geldi sonra da tekerlekli bir sandalyede ağlayışı. Titrer gibi bir sesle…
–Az önce çıkan ihtiyarı çağırın çabuk. İhtiyar adam kapının önündeki koltukta başı önde oturmaktaydı. Geri çağrılınca amca, içeri biraz heyecan‚ biraz çekingenlikle girdi;
–Buyurun. –Amca‚ söz veriyorum kaldırımları yaptıracağım ama ne olur beddua ettiysen geri al.
–Kırıldım ama beddua etmedim. –Ne olur o zaman‚ torunum için dua et amca. O esnada telefon çaldı‚ başkanın uzanmayacağını anlayan yardımcısı telefonu açtı‚ sonra başkana uzattı;
–Kızınız arıyor efendim. İyi bir haber beklemeyen başkan‚ dudaklarını ısırarak konuştu; –Aaa..aloo… Baba‚ az önce kızıma araba çarptı ama…
–Eee evet‚ durumu nasıl?
–Merak etme‚ sadece burnunda kanama olmuş. Biz hastanedeyiz‚ duyar da merak edersin diye haber vermek istedim. Başkan ağlayışı duyulmasın diye hızla kapattı telefonu. Yardımcısı diğer telefonu uzattı;
– Efendim diğer telefonda emniyetten arıyorlar. Kazayı yapan şoförü tutuklamışlar. Şikayet tutanağı için bekliyorlarmış‚ aileden birinin gelmesi gerekmekteymiş.
Başkan‚ hâlâ kapıda bekleyen ihtiyara dalgın dalgın baktı ve;
–Bıraksınlar‚ gitsin. Makamın hırsına kapılıp‚ burnumuz büyüyünce‚ Mevlamın bizi ikaz için gönderdiği bir vesile o. Biz alacağımız dersi aldık‚ onun bir suçu yok‚ suç bizim. Şikayetçi değiliz‚ bıraksınlar.