Mutlaka okuyun: Alişan Kapaklıkaya’nın hikayesi…
BİZİM ÜMİDİMİZ O MİNİBÜS
Elektrik yok, televizyon yok, bilmiyoruz, dünyayı tanımıyoruz. Kız kardeşim, annem, babaannemin çiçekli donunu bozuyor, ondan bize pantolon yapıyor. Kardeşim dedi ki;
-“Senin pantolonun ne renk olur?”” Dedim, “Siyah”
-Keşke benimki mavi olsa. Niye, dedim. -“Siz çiçekli donla okula gidiyorsunuz ya ben pantolonla gideceğim diye bize hava attı. Durdu, babam şehirli ayakkabısı da alır mı” diye sordu. Ben de kara lastik alır dedim.
Neyse minibüs göründü bir toz kalkıyor, bizim ümidimiz o, bütün hayalimiz beklentimiz o. Babam paketleri açıyor, bana bir kara pantolon kara önlük beyaz yaka birde siyah lastik. Diğer kardeşime de aynı bana aldıklarından almış. O hevesle bekleyen bize hava atacak olan Rafet paketleri karıştırdı açtı. Lakin baktı ama yoktu! Babama döndü umutla baktı;
-“Hani bana?” dedi. Babam,
-“Oğlum bir daha gidişte alacam sana” dedi. Kardeşim ağlaya ağlaya çıktı odadan. Babamın gözlerinden damla damla yaş süzüldü. Akşam sofrada hiçbirimiz konuşamıyoruz sadece kardeşimin sesi geliyor. İçli içli ağlamakta olan bir çocuk sesi.
Ben sabah okula gittim, geldiğimde kardeşim; “ay ne güzel yakışmış bir kere giyebilir miyim?” dedi.
Bende; “olmaz toz edersin” dedim. İkinci gün yalvardı vermedim, üçüncü gün de devam etti ama ;vermedim. Dördüncü gün bana “sana çok güzel yakışıyor, ayağında da ayakkabı çok güzel duruyor. Belki bana da yakışır” dedi. “Uzun gelir” dedim, “ucunu kıvırırım” dedi. “Toz edersin” dedim, “kilimin üstünde giyeceğim” dedi. Aynanın karşında bir kere bakayım dedi. “Yarın cuma okuldan gelince 5 dakika giyeceksin toz etmeyeceksin” dedim.
Gece yatağa 4 kardeş uzandık, küçüğüm beni dürttü ve dedi ki; ”Caymadın demi? Ben uyuyamıyorum yarın pantolon giyeceğim diye” dedi. Sabah okula giderken oda kalktı, “Bugün erken gel tamam mı, ben seni kapının eşiğinde beklerim” dedi. Okula gittim 3. ders saati gelmişti, sınıfın kapısı açıldı. Müdür öğretmene bir şey söyledi ama söylediği şeyden olsa gerek rengi attı öğretmenin…
Bana döndü ve; “Alişan yavrum eve gider misin? Baban seni bekliyormuş” dedi. Kendi kendime, kardeşim babamı ayarttı pantolonu giymek için beni okuldan erkenden çağırttırıyor diyorum. Okuldan çıktım köylüler de bizim eve gidiyordu. Sokağın başına geldim kardeşim kapının başında bekleyecekti ama yoktu. Avluya bir girdim bütün köy bizim avludalar. Anneciği kendini yerden yere atıyor. “Rafet’imi verin bana, yavrumu verin, kuzumu verin…”
Meğer yaşlı bir amca yeni aldığı traktörle, bizim kapının önünden geçmekteymiş, o esnada kardeşimi görmemiş. Kardeşimin sebebi traktör olmuş ve bu dünyadaki küçücük varlığı son bulmuş. Benim, kardeşime pantolon giydireceğim gündü o gün. Kardeşim hayata veda edip gitmişti…
BABAM SEVGİYİ ALAMADIĞI İÇİN BİZE VERMEYİ DE BİLEMEDİ
Babam sevgiyi alamadığı için bize vermeyi de bilememişti. Seviyordu ama gösteremiyordu, bilmiyordu bunu. Bizi kucaklayamadı, bağrına basamadı. Sevginizi gösterin sevdiklerinize. O gün ne oldu biliyor musunuz?
Kardeşimi son yolculuğuna hazırlarken, ben alacağım dedi babam. Kardeşimi kucağına aldı ve dedi ki;
“Rafet ben seni kabre değil pazara götürüp pantolon alacaktım oğlum, kalk seninle pazara gidelim.”
Keşke sağken söyleseydi bunu. Biz o sevgiyi duyabilmek için çok bekledik. Lakin şimdi babam, kardeşimin duymayacağı bir zamanda söylüyordu hem de gözleri yaşlı.
Bugün çocuklar bizde bulamadığını cep telefonda arıyor çünkü başka arayışlara giriyor. Çocuklarımızın köşe başlarında fena yollara düşürmek için bekleyen o insanlar, anne babalarından daha güler yüzlü davranıyorlar bu çocuklara.
Çocuklarınıza- sevdiklerinize- yanınızdayken ve sağken sevdiğinizi söyleyin, güler yüz gösterin… Alişan Kapaklıkaya.
BİZİM ÜMİDİMİZ O MİNİBÜS
Elektrik yok, televizyon yok, bilmiyoruz, dünyayı tanımıyoruz. Kız kardeşim, annem, babaannemin çiçekli donunu bozuyor, ondan bize pantolon yapıyor. Kardeşim dedi ki;
-“Senin pantolonun ne renk olur?”” Dedim, “Siyah”
-Keşke benimki mavi olsa. Niye, dedim. -“Siz çiçekli donla okula gidiyorsunuz ya ben pantolonla gideceğim diye bize hava attı. Durdu, babam şehirli ayakkabısı da alır mı” diye sordu. Ben de kara lastik alır dedim.
Neyse minibüs göründü bir toz kalkıyor, bizim ümidimiz o, bütün hayalimiz beklentimiz o. Babam paketleri açıyor, bana bir kara pantolon kara önlük beyaz yaka birde siyah lastik. Diğer kardeşime de aynı bana aldıklarından almış. O hevesle bekleyen bize hava atacak olan Rafet paketleri karıştırdı açtı. Lakin baktı ama yoktu! Babama döndü umutla baktı;
-“Hani bana?” dedi. Babam,
-“Oğlum bir daha gidişte alacam sana” dedi. Kardeşim ağlaya ağlaya çıktı odadan. Babamın gözlerinden damla damla yaş süzüldü. Akşam sofrada hiçbirimiz konuşamıyoruz sadece kardeşimin sesi geliyor. İçli içli ağlamakta olan bir çocuk sesi.
Ben sabah okula gittim, geldiğimde kardeşim; “ay ne güzel yakışmış bir kere giyebilir miyim?” dedi.
Bende; “olmaz toz edersin” dedim. İkinci gün yalvardı vermedim, üçüncü gün de devam etti ama ;vermedim. Dördüncü gün bana “sana çok güzel yakışıyor, ayağında da ayakkabı çok güzel duruyor. Belki bana da yakışır” dedi. “Uzun gelir” dedim, “ucunu kıvırırım” dedi. “Toz edersin” dedim, “kilimin üstünde giyeceğim” dedi. Aynanın karşında bir kere bakayım dedi. “Yarın cuma okuldan gelince 5 dakika giyeceksin toz etmeyeceksin” dedim.
Gece yatağa 4 kardeş uzandık, küçüğüm beni dürttü ve dedi ki; ”Caymadın demi? Ben uyuyamıyorum yarın pantolon giyeceğim diye” dedi. Sabah okula giderken oda kalktı, “Bugün erken gel tamam mı, ben seni kapının eşiğinde beklerim” dedi. Okula gittim 3. ders saati gelmişti, sınıfın kapısı açıldı. Müdür öğretmene bir şey söyledi ama söylediği şeyden olsa gerek rengi attı öğretmenin…
Bana döndü ve; “Alişan yavrum eve gider misin? Baban seni bekliyormuş” dedi. Kendi kendime, kardeşim babamı ayarttı pantolonu giymek için beni okuldan erkenden çağırttırıyor diyorum. Okuldan çıktım köylüler de bizim eve gidiyordu. Sokağın başına geldim kardeşim kapının başında bekleyecekti ama yoktu. Avluya bir girdim bütün köy bizim avludalar. Anneciği kendini yerden yere atıyor. “Rafet’imi verin bana, yavrumu verin, kuzumu verin…”
Meğer yaşlı bir amca yeni aldığı traktörle, bizim kapının önünden geçmekteymiş, o esnada kardeşimi görmemiş. Kardeşimin sebebi traktör olmuş ve bu dünyadaki küçücük varlığı son bulmuş. Benim, kardeşime pantolon giydireceğim gündü o gün. Kardeşim hayata veda edip gitmişti…
BABAM SEVGİYİ ALAMADIĞI İÇİN BİZE VERMEYİ DE BİLEMEDİ
Babam sevgiyi alamadığı için bize vermeyi de bilememişti. Seviyordu ama gösteremiyordu, bilmiyordu bunu. Bizi kucaklayamadı, bağrına basamadı. Sevginizi gösterin sevdiklerinize. O gün ne oldu biliyor musunuz?
Kardeşimi son yolculuğuna hazırlarken, ben alacağım dedi babam. Kardeşimi kucağına aldı ve dedi ki;
“Rafet ben seni kabre değil pazara götürüp pantolon alacaktım oğlum, kalk seninle pazara gidelim.”
Keşke sağken söyleseydi bunu. Biz o sevgiyi duyabilmek için çok bekledik. Lakin şimdi babam, kardeşimin duymayacağı bir zamanda söylüyordu hem de gözleri yaşlı.
Bugün çocuklar bizde bulamadığını cep telefonda arıyor çünkü başka arayışlara giriyor. Çocuklarımızın köşe başlarında fena yollara düşürmek için bekleyen o insanlar, anne babalarından daha güler yüzlü davranıyorlar bu çocuklara.
Çocuklarınıza- sevdiklerinize- yanınızdayken ve sağken sevdiğinizi söyleyin, güler yüz gösterin… Alişan Kapaklıkaya.