Kadın Öyle Bir Dua Etti Ki!!
Mehmet beyin, iş yerine gelen bir kadına farklı türlü duygular beslemesiyle başlamış her şey. Kadın öyle güzel ve alımlı da değilmiş ama bir şekilde oluvermiş bu işte. Başlarda gizli tutmuşlar, fakat sonra Mehmet Bey b*o*ş*a*n*ma düşüncesini aklına koyunca her şey anlaşılmaya başlanmış Nurcan Hanım tarafından da. Nurcan hanım kocasının ceketinin cebinde bulduğu pırlanta yüzükten anlamış başka planlar yaptığını. Çünkü kocası ne o gece ne de başka bir gece yüzüğü ona hediye etmemiş.
“Çarem yok, böylece başıma gelecekleri bekliyorum artık. Elimden de bir şey gelmiyor, hiçbir çözüm yolu bulamıyorum” demişti Nurcan hanım bunları anlatırken. Benim se aklıma tek bir şey gelmişti. Nazar. İçimden bir ses bu mutlu yuvanın nazara geldiğini söylüyordu. Birden aklıma bir şey geldi. Belki onlara yardımcı olabilir yuvalarını dağılmaktan kurtarabilirdi bu.
Nurcan hanıma her gün belli sayılarda Ayetel Kürsi okumasını söyledim. Böyle güzel bir dua içten okunursa üstlerindeki nazarların Allah’ın izniyle kalkacağını da belirttim. Birkaç gün sonra yolda karşılaştığımızda hastaneye gittiğini söylemişti ve yüzü de gülüyordu. Ama bu hastane işi ne oluyordu acaba şimdi? Çok sonra bunu da ü*z*ü*c*ü bir şekilde öğrenecektim.
Bir sabah kapım hızlı bir şekilde çaldı. Gelen Nurcan hanımdı ve yüzünde güller açıyordu. Muradına ermiş gibi bir hali vardı. İçeri buyur ettim ve sordum. Bana Ayetel Kürsi’nin işe yaradığını yuvalarına eski huzurun geldiğini anlattı. Merakla detayları öğrenmek istedim. Ettiği duaların kabulüyle Mehmet Bey bir gün hatalarının farkına varmış. Nurcan hanımın ayaklarına kapanmış ve özürler dilemiş. Kendisini affetmesi için yalvarmış. Nasıl olduğunu bende anlayamadım demiş. Birden kapılıp gittim ve dönemedim. Üstümde başka bir hal vardı sanki demiş. Nurcan hanım çocuklarının geleceği yıkılmasın diye kocasını affetmiş. Mehmet bey diğer kadını bir daha hiç görmemiş gelince de reddetmiş. Böylece yuvaları eski huzurlarına kavuşmuş. Her şey eski tadını almaya başlamış.
Bana ona böyle bir nasihat verdiğim için de çok teşekkür etti. Durup durup sevinç gözyaşları ile sarılıyordu. Nurcan hanımla kahvelerimizi içtikten sonra o kalkıp gitti. Bense ev işlerime dönüyordum ki kapım çaldı yeniden.
Herhalde Nurcan Hanım bir şey demeyi unuttu diye düşünerek kapıyı açtım ve çok şaşırdım. Çünkü Mehmet Bey biraz ötede durmuş benim bir şey dememi bekliyordu. İçeri buyur ettimse de yanlış anlaşılır diye içeriye girmedi. Diyeceklerimi kapı önünde de söyleyebilirim hiç zahmet etmeyin dedi ve devam etti. Başlarından geçen olayları bildiğim için mahcup mahcup bakıyordu bana. Sonra konuşmaya başladı. Nurcan hanım bir aydır bir yerlere gidip geliyormuş acaba bilgim var mı diye sormak istemiş. Bilgim yoktu bu konuda. Nurcan hanım nereye gidiyordu acaba? İçim huzursuz oldu ve sabah ilk iş Nurcan hanımlara gitmeye karar verdim.
Kapıyı o şen yüzüyle açmıştı Nurcan Hanım. İçeride kahvelerimizi içerken lafı hiç uzatmadım ve konuya girdim. Dün olanları anlattım. Başlarda utanıp sıkıldı konuşmak istemedi ama ben ısrar edince konuşmaya başladı. Mehmet beyin başka birine kapıldığı o dönemlerde göğsünde şiddetli bir ağrı başlamış. Başlarda önemsememiş ama ağrı artınca doktora gitmeye karar vermiş.
Doktor ona gö*ğ*üsünde kist olduğunu söylemiş. Ne yazık ki dördüncü evredeymiş yani durumu iyi değilmiş. Henüz ilaç tedavisi başlatmamışlar. Bunu duyunca neye uğradığımı şaşırdım. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Yuvasının huzurunu yeni kazanmışken şimdi de bu çıkmıştı ortaya. Ama Nurcan Hanım çok metanetliydi. Bu da bir imtihan diyordu. Önemli olan sınavdan geçmekti. Bu konuşmadan kısa bir süre sonra Nurcan Hanım hastalığını gizleyemez hale gelmişti. Ailesini etkilememek için gizli gizli gittiği doktor randevuları da böylece ortaya çıkmıştı.
Aradan beş ay geçmişti. Nurcan hanım daha fazla dayanamadı ve bütün tedavilere rağmen hayata veda etmişti. O gitmişti ama yuvasının huzurunu sonuna kadar korumuştu. Bu işte de ona en çok ettiği dualar yardım etmişti…
Mehmet beyin, iş yerine gelen bir kadına farklı türlü duygular beslemesiyle başlamış her şey. Kadın öyle güzel ve alımlı da değilmiş ama bir şekilde oluvermiş bu işte. Başlarda gizli tutmuşlar, fakat sonra Mehmet Bey b*o*ş*a*n*ma düşüncesini aklına koyunca her şey anlaşılmaya başlanmış Nurcan Hanım tarafından da. Nurcan hanım kocasının ceketinin cebinde bulduğu pırlanta yüzükten anlamış başka planlar yaptığını. Çünkü kocası ne o gece ne de başka bir gece yüzüğü ona hediye etmemiş.
“Çarem yok, böylece başıma gelecekleri bekliyorum artık. Elimden de bir şey gelmiyor, hiçbir çözüm yolu bulamıyorum” demişti Nurcan hanım bunları anlatırken. Benim se aklıma tek bir şey gelmişti. Nazar. İçimden bir ses bu mutlu yuvanın nazara geldiğini söylüyordu. Birden aklıma bir şey geldi. Belki onlara yardımcı olabilir yuvalarını dağılmaktan kurtarabilirdi bu.
Nurcan hanıma her gün belli sayılarda Ayetel Kürsi okumasını söyledim. Böyle güzel bir dua içten okunursa üstlerindeki nazarların Allah’ın izniyle kalkacağını da belirttim. Birkaç gün sonra yolda karşılaştığımızda hastaneye gittiğini söylemişti ve yüzü de gülüyordu. Ama bu hastane işi ne oluyordu acaba şimdi? Çok sonra bunu da ü*z*ü*c*ü bir şekilde öğrenecektim.
Bir sabah kapım hızlı bir şekilde çaldı. Gelen Nurcan hanımdı ve yüzünde güller açıyordu. Muradına ermiş gibi bir hali vardı. İçeri buyur ettim ve sordum. Bana Ayetel Kürsi’nin işe yaradığını yuvalarına eski huzurun geldiğini anlattı. Merakla detayları öğrenmek istedim. Ettiği duaların kabulüyle Mehmet Bey bir gün hatalarının farkına varmış. Nurcan hanımın ayaklarına kapanmış ve özürler dilemiş. Kendisini affetmesi için yalvarmış. Nasıl olduğunu bende anlayamadım demiş. Birden kapılıp gittim ve dönemedim. Üstümde başka bir hal vardı sanki demiş. Nurcan hanım çocuklarının geleceği yıkılmasın diye kocasını affetmiş. Mehmet bey diğer kadını bir daha hiç görmemiş gelince de reddetmiş. Böylece yuvaları eski huzurlarına kavuşmuş. Her şey eski tadını almaya başlamış.
Bana ona böyle bir nasihat verdiğim için de çok teşekkür etti. Durup durup sevinç gözyaşları ile sarılıyordu. Nurcan hanımla kahvelerimizi içtikten sonra o kalkıp gitti. Bense ev işlerime dönüyordum ki kapım çaldı yeniden.
Herhalde Nurcan Hanım bir şey demeyi unuttu diye düşünerek kapıyı açtım ve çok şaşırdım. Çünkü Mehmet Bey biraz ötede durmuş benim bir şey dememi bekliyordu. İçeri buyur ettimse de yanlış anlaşılır diye içeriye girmedi. Diyeceklerimi kapı önünde de söyleyebilirim hiç zahmet etmeyin dedi ve devam etti. Başlarından geçen olayları bildiğim için mahcup mahcup bakıyordu bana. Sonra konuşmaya başladı. Nurcan hanım bir aydır bir yerlere gidip geliyormuş acaba bilgim var mı diye sormak istemiş. Bilgim yoktu bu konuda. Nurcan hanım nereye gidiyordu acaba? İçim huzursuz oldu ve sabah ilk iş Nurcan hanımlara gitmeye karar verdim.
Kapıyı o şen yüzüyle açmıştı Nurcan Hanım. İçeride kahvelerimizi içerken lafı hiç uzatmadım ve konuya girdim. Dün olanları anlattım. Başlarda utanıp sıkıldı konuşmak istemedi ama ben ısrar edince konuşmaya başladı. Mehmet beyin başka birine kapıldığı o dönemlerde göğsünde şiddetli bir ağrı başlamış. Başlarda önemsememiş ama ağrı artınca doktora gitmeye karar vermiş.
Doktor ona gö*ğ*üsünde kist olduğunu söylemiş. Ne yazık ki dördüncü evredeymiş yani durumu iyi değilmiş. Henüz ilaç tedavisi başlatmamışlar. Bunu duyunca neye uğradığımı şaşırdım. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Yuvasının huzurunu yeni kazanmışken şimdi de bu çıkmıştı ortaya. Ama Nurcan Hanım çok metanetliydi. Bu da bir imtihan diyordu. Önemli olan sınavdan geçmekti. Bu konuşmadan kısa bir süre sonra Nurcan Hanım hastalığını gizleyemez hale gelmişti. Ailesini etkilememek için gizli gizli gittiği doktor randevuları da böylece ortaya çıkmıştı.
Aradan beş ay geçmişti. Nurcan hanım daha fazla dayanamadı ve bütün tedavilere rağmen hayata veda etmişti. O gitmişti ama yuvasının huzurunu sonuna kadar korumuştu. Bu işte de ona en çok ettiği dualar yardım etmişti…