Hayatta öyle tesadüfler vardır ki…
“Sağ olsun bizim komşunun kızı Gülizar ne zaman istesem sana mektup yazıyor” diye not düşmüş. Meğer yengenin de Muharrem abi gibi okuma yazması yokmuş, onun mektuplar da tanıdık birinin elinden geçiyormuş. Muharrem abi cevabi mektubunda şöyle yazdırdı:
“Allah razı olsun bizim Bayram da beni kırmıyor, hem gelen mektupları okuyor hem de yazıyor.”
İşte her şey o günden sonra başladı. Ben Muharrem abinin haberi olmaksızın mektubun sonuna;
“Gülizar hanım yazınız da pek güzelmiş, okunması çok kolay’ minvalinde bir not düşünce, o da cevaben bana bir şeyler yazdı. O notlar zamanla çeyrek sayfa, hatta yarım sayfayı bulur olmuştu. Tabii ne Muharrem abi, ne de yenge hanımın bu durumdan haberi yoktu. Öyle öyle biz işi büyüttük. Gülizar ailesinden çekiniyordu, bu sebeple için kendi ismine mektup yazamıyordum.
Artık Muharrem abinin her mektubunda bir kısmı kendime ayırıp öyle haberleşebiliyordum Gülizarla. O da aynısını bana yapıyordu. Yani onların gurbet mektupları aynı zamanda bizim de a*ş*k mektuplarımız olmuştu.
Çok vakit geçmeden konuyu Muharrem abiye çıtlattım. “Ulan Bayram ben bir söylüyorum sen üç yazıyordun meğer sebebi buymuş”” dedi, gülüştük.
Sonra memlekete dönünce Gülizar’ı istemeye gittik, dört ay içinde de evlendik çok şükür. Ama o mektupları bize vermediler. A*ş*k mektuplarımız onlarda kaldı.❞
“Sağ olsun bizim komşunun kızı Gülizar ne zaman istesem sana mektup yazıyor” diye not düşmüş. Meğer yengenin de Muharrem abi gibi okuma yazması yokmuş, onun mektuplar da tanıdık birinin elinden geçiyormuş. Muharrem abi cevabi mektubunda şöyle yazdırdı:
“Allah razı olsun bizim Bayram da beni kırmıyor, hem gelen mektupları okuyor hem de yazıyor.”
İşte her şey o günden sonra başladı. Ben Muharrem abinin haberi olmaksızın mektubun sonuna;
“Gülizar hanım yazınız da pek güzelmiş, okunması çok kolay’ minvalinde bir not düşünce, o da cevaben bana bir şeyler yazdı. O notlar zamanla çeyrek sayfa, hatta yarım sayfayı bulur olmuştu. Tabii ne Muharrem abi, ne de yenge hanımın bu durumdan haberi yoktu. Öyle öyle biz işi büyüttük. Gülizar ailesinden çekiniyordu, bu sebeple için kendi ismine mektup yazamıyordum.
Artık Muharrem abinin her mektubunda bir kısmı kendime ayırıp öyle haberleşebiliyordum Gülizarla. O da aynısını bana yapıyordu. Yani onların gurbet mektupları aynı zamanda bizim de a*ş*k mektuplarımız olmuştu.
Çok vakit geçmeden konuyu Muharrem abiye çıtlattım. “Ulan Bayram ben bir söylüyorum sen üç yazıyordun meğer sebebi buymuş”” dedi, gülüştük.
Sonra memlekete dönünce Gülizar’ı istemeye gittik, dört ay içinde de evlendik çok şükür. Ama o mektupları bize vermediler. A*ş*k mektuplarımız onlarda kaldı.❞