İmam’ın Kızı Öyle Bir Hata Yaptı Ki
Kardeşinin bu huyunu bilen ablası Meryem, Esma’yı çok sert uyarmıştı. Aslında birçok defa uyarmasına rağmen bu duruma engel olamamıştı. Her uyarmasında kardeşi ile aralarında büyük atışmalar yaşanmıştı. Esma ablasının yüzüne karşı, çok pısırık ve içine kapanık olduğunu, sırf bu pısırıklığı yüzünden evde kaldığını söyleyecek kadar ileri gitme cüretini bile göstermişti.
Esma’nın bu durumunu bilen kız arkadaşları ilgilendikleri erkekleri Esma ile test ediyorlar, Esma’nın tuzağına düşüp düşmeyeceğini denemekten de geri durmuyorlardı.
Bir gün Esma’nın telefonu çaldı, telefonu açtığında karşısında kendi sesi gibi naif bir erkek sesi ile karşılaştı. Esma ilk kez karşısında ki bir sesten bu kadar çok etkilenmişti. Arayan genç erkek Esma ile kısa bir konuşma yapıp akabinde, yanlış numara diyerek kapatmak istemiş, ama Esma telefonu kapatmaya hiçte niyetli olmamıştı. Bu ses onu çok etkilemiş, ondan hoşlanmıştı, sonrasında başına geleceklerden habersiz bir şekilde o genç ile konuşmayı sürdürmeye devam etti.
Esma ile o genç çok kısa sürede telefon arkadaşı olmuşlar ve aralarındaki muhabbet iyice koyulaşmıştı. Esma’nın bu halini gören ablası dua etmekten başka yapacak bir şeyinin olmadığının farkındaydı. Esma’nın içine düştüğü bu durumu babasına iletmek te istemiyordu. Çünkü babası Esma’yı çok seviyordu, onun bu şekilde kötü bir davranış içerisinde olması babasında çok büyük bir hayal kırıklığına sebep olurdu. Esma artık sadece geceleri değil, gün içerisinde de o gençle telefonda konuşur olmuştu. Aralarında artık başka bir muhabbet gelişmişti.
Genç Esma’ya söylediğine göre bir fabrikada muhasebe departmanında muhasebe müdürü olarak çalışıyor, hali vakti yerinde, evi ve arabası olan birisiydi. Üstelit de aynı şehirde yaşıyordu. Bir gün bu genç Esma’ya yüz yüze görüşmek istediğini, uygun görürse Esma ile bir yerde buluşabileceğini söyledi. Esma o gence öyle çok güvenmişti ki, bu teklifini hemen kabul etti. İlk başta bu buluşmadan kimsenin haberi olmasın diye düşünse de yine de ablasına bilgi vermeden tek başına hiç görmediği bir erkekle buluşmaya gitmekten çekindi. Ablası Meryem’e durumu anlattı. Ablası her ne kadar böyle bir şey yapmaması gerektiğini söylese de Esma’yı ikna etmeyi başaramamıştı. Esma telefonda konuştuğu o genç ile görüşmeye gitmek için hazırlandığı sırada ablası da çok sevdiği vazoları boyuyordu. Esma üzerini giyinmiş bir şekilde ablasının yanına geldiğinde, Meryem o an sanki yanlışlıkla olmuş gibi davranarak, elindeki fırça ile Esma’nın yüzüne bir miktar boya sürüverdi. Esma bu duruma çok sinirlendi, üstelik bu boya hemen çıkan bir boya da değildi. Bu boyayı çıkarmak için en az bir gün uğraşabilirdi. Ablası Meryem bu durumda o gençle görüşmeye gitmemesini tavsiye etti ama bu bile Esma’yı ikna edemedi. Zira kendisi de telefonda konuştuğu o naif sesli genci görmeyi çok fazla istemekteydi. Ablası da Esma’ya bir teklifte bulundu.
Ablası Meryem Esma’ya yüzünün bu hali ile bir erkeğin karşısına çıkmak yerine, çarşaf giyerek yüzünü kapatmasının daha doğru olacağını teklif etti. Esma bu teklifi kabul etti. Zaten o anda başka bir çaresi de kalmamıştı görüşebilmek adına. Hemen elbiselerini değiştirdi ve ablasının dışarı çıkarken giydiği bir çarşafı giyip o gençle buluşmak üzere evden çıktı. Telefonda sözleştikleri gibi o genç ile Üniversitenin arkasındaki ağaçlık bir alanda buluştular. Hemen uzaklarında ise iki genç daha vardı ve onları takip ediyordu sanki ama Esma bundan hiç şüphe etmemişti.
Bir süre sohbet ettikten sonra buluştuğu genç Esma’nın yüzündeki nikabı kaldırmasını, yüzünü görmek istediğini belli etti. Esma yüzündeki boyadan bahsedemeyeceği için bunun uygun olmayacağını falan söyledi ama de genç onu dinlemedi ve hızlı bir el hareketi ile Esma’nın yüzünde ki örtüyü çekip aldı.
Esma’nın yüzündeki siyahlığı gören genç ve bunun bir yanık olduğunu düşündü. Esma’yı bu şekilde görünce şok olmuştu. Genç Esma’ya bağırarak; çirkinsin yüzünün de sesin gibi güzel olduğunu düşünmüştüm, bir daha benim karşıma çıkma, kapat yüzünü ve defol buradan diyerek Esma’nın yanından ayrılıp az ileride duran iki gencin yanına gitti ve hadi gidelim bugünkü av çok çirkin çıktı dedi. Esma duydukları karşısında şok oldu, neredeyse bayılacaktı, ayaklarını zor taşıyordu. Gururu incinmiş, kalbi paramparça olmuştu. Eve vardığında ağlayarak ablasının odasına gitti ve olan biteni anlattı. O anlattıkça ablası gülüyordu. Esma’nın şaşkınlığı bir kat daha arttı ve niçin güldüğünü sordu. Ablası ona; o gencin bir sahtekar olduğunu anladığını bu nedenle bilerek yüzüne boya sıçrattığını söyledi. Böylece Esma büyük bir tehlikeden kurtulmuştu. Ablasının da telkinleri ile yaptıklarına tövbe etti ve bir daha aynı hataları yapmayacağına söz verdi.
Kardeşinin bu huyunu bilen ablası Meryem, Esma’yı çok sert uyarmıştı. Aslında birçok defa uyarmasına rağmen bu duruma engel olamamıştı. Her uyarmasında kardeşi ile aralarında büyük atışmalar yaşanmıştı. Esma ablasının yüzüne karşı, çok pısırık ve içine kapanık olduğunu, sırf bu pısırıklığı yüzünden evde kaldığını söyleyecek kadar ileri gitme cüretini bile göstermişti.
Esma’nın bu durumunu bilen kız arkadaşları ilgilendikleri erkekleri Esma ile test ediyorlar, Esma’nın tuzağına düşüp düşmeyeceğini denemekten de geri durmuyorlardı.
Bir gün Esma’nın telefonu çaldı, telefonu açtığında karşısında kendi sesi gibi naif bir erkek sesi ile karşılaştı. Esma ilk kez karşısında ki bir sesten bu kadar çok etkilenmişti. Arayan genç erkek Esma ile kısa bir konuşma yapıp akabinde, yanlış numara diyerek kapatmak istemiş, ama Esma telefonu kapatmaya hiçte niyetli olmamıştı. Bu ses onu çok etkilemiş, ondan hoşlanmıştı, sonrasında başına geleceklerden habersiz bir şekilde o genç ile konuşmayı sürdürmeye devam etti.
Esma ile o genç çok kısa sürede telefon arkadaşı olmuşlar ve aralarındaki muhabbet iyice koyulaşmıştı. Esma’nın bu halini gören ablası dua etmekten başka yapacak bir şeyinin olmadığının farkındaydı. Esma’nın içine düştüğü bu durumu babasına iletmek te istemiyordu. Çünkü babası Esma’yı çok seviyordu, onun bu şekilde kötü bir davranış içerisinde olması babasında çok büyük bir hayal kırıklığına sebep olurdu. Esma artık sadece geceleri değil, gün içerisinde de o gençle telefonda konuşur olmuştu. Aralarında artık başka bir muhabbet gelişmişti.
Genç Esma’ya söylediğine göre bir fabrikada muhasebe departmanında muhasebe müdürü olarak çalışıyor, hali vakti yerinde, evi ve arabası olan birisiydi. Üstelit de aynı şehirde yaşıyordu. Bir gün bu genç Esma’ya yüz yüze görüşmek istediğini, uygun görürse Esma ile bir yerde buluşabileceğini söyledi. Esma o gence öyle çok güvenmişti ki, bu teklifini hemen kabul etti. İlk başta bu buluşmadan kimsenin haberi olmasın diye düşünse de yine de ablasına bilgi vermeden tek başına hiç görmediği bir erkekle buluşmaya gitmekten çekindi. Ablası Meryem’e durumu anlattı. Ablası her ne kadar böyle bir şey yapmaması gerektiğini söylese de Esma’yı ikna etmeyi başaramamıştı. Esma telefonda konuştuğu o genç ile görüşmeye gitmek için hazırlandığı sırada ablası da çok sevdiği vazoları boyuyordu. Esma üzerini giyinmiş bir şekilde ablasının yanına geldiğinde, Meryem o an sanki yanlışlıkla olmuş gibi davranarak, elindeki fırça ile Esma’nın yüzüne bir miktar boya sürüverdi. Esma bu duruma çok sinirlendi, üstelik bu boya hemen çıkan bir boya da değildi. Bu boyayı çıkarmak için en az bir gün uğraşabilirdi. Ablası Meryem bu durumda o gençle görüşmeye gitmemesini tavsiye etti ama bu bile Esma’yı ikna edemedi. Zira kendisi de telefonda konuştuğu o naif sesli genci görmeyi çok fazla istemekteydi. Ablası da Esma’ya bir teklifte bulundu.
Ablası Meryem Esma’ya yüzünün bu hali ile bir erkeğin karşısına çıkmak yerine, çarşaf giyerek yüzünü kapatmasının daha doğru olacağını teklif etti. Esma bu teklifi kabul etti. Zaten o anda başka bir çaresi de kalmamıştı görüşebilmek adına. Hemen elbiselerini değiştirdi ve ablasının dışarı çıkarken giydiği bir çarşafı giyip o gençle buluşmak üzere evden çıktı. Telefonda sözleştikleri gibi o genç ile Üniversitenin arkasındaki ağaçlık bir alanda buluştular. Hemen uzaklarında ise iki genç daha vardı ve onları takip ediyordu sanki ama Esma bundan hiç şüphe etmemişti.
Bir süre sohbet ettikten sonra buluştuğu genç Esma’nın yüzündeki nikabı kaldırmasını, yüzünü görmek istediğini belli etti. Esma yüzündeki boyadan bahsedemeyeceği için bunun uygun olmayacağını falan söyledi ama de genç onu dinlemedi ve hızlı bir el hareketi ile Esma’nın yüzünde ki örtüyü çekip aldı.
Esma’nın yüzündeki siyahlığı gören genç ve bunun bir yanık olduğunu düşündü. Esma’yı bu şekilde görünce şok olmuştu. Genç Esma’ya bağırarak; çirkinsin yüzünün de sesin gibi güzel olduğunu düşünmüştüm, bir daha benim karşıma çıkma, kapat yüzünü ve defol buradan diyerek Esma’nın yanından ayrılıp az ileride duran iki gencin yanına gitti ve hadi gidelim bugünkü av çok çirkin çıktı dedi. Esma duydukları karşısında şok oldu, neredeyse bayılacaktı, ayaklarını zor taşıyordu. Gururu incinmiş, kalbi paramparça olmuştu. Eve vardığında ağlayarak ablasının odasına gitti ve olan biteni anlattı. O anlattıkça ablası gülüyordu. Esma’nın şaşkınlığı bir kat daha arttı ve niçin güldüğünü sordu. Ablası ona; o gencin bir sahtekar olduğunu anladığını bu nedenle bilerek yüzüne boya sıçrattığını söyledi. Böylece Esma büyük bir tehlikeden kurtulmuştu. Ablasının da telkinleri ile yaptıklarına tövbe etti ve bir daha aynı hataları yapmayacağına söz verdi.