Akıllandın mı..?
– “Dur Hoca, ne yapıyorsun? O altınların hepsi de benim!… Hoca da içinden “Demek benimle alay etmek için yoluma altın dökersin ha!.. Ben seni bir süründüreyim de gör!..” diye gülmüş kendi kendine.
Yahudiye ders vermek ve gıcık etmek için demiş ki:
– “Bak komşu, bu altınlar senin değil!.. Ben yüce Rabbime hep yalvardım; bu altınları da bana O gönderdi. Yahudi başlamış ağlamaya: – Altınlarım gitti, altınlarım gitti ben ne ettim!.. Altınlarım gitti!..
Nasrettin Hoca da Yahudinin hâline gülmeye başlamış. Yahudi ise malının derdiyle yapışmış hocanın yakasına: – Kadıya gidelim! Hoca da gönülsüz gönülsüz cevap vermiş:
– “Kadıya gitmesine gidelim de, benim sırtımdaki kürkümle, başımdaki börküm eskidir, böyle çıkılır mı huzura. Yahudi bakmış başka çare yok; sırtındaki kürkünü, başındaki börkünü çıkarıp hocaya vemiş. Hoca kürkü sırtına, börkü başına geçirmiş ama yine memnun değil, sonra sormuş:
– “Bu kürkle, bu börkle insan yaya yürür mü hiç? Yahudi çaresiz “Yeter ki Nasrettin Hoca benimle kadıya gelsin.” diyerek atını da vermiş. Birlikte düşmüşler yola, gelmişler huzura. Yahudi şikâyet etmiş:
– “Nasrettin Hoca 999 altınımı aldı, geri de vermiyor! Kadı, soran gözlerle bir Nasrettin Hoca’ya bakmış, bir yahudiye bakmış. Hoca da hemen kendini savunmuş:
– “Yalan efendim, bu arkadaşta biraz delilik vardır, biraz sonra sırtımdaki kürke, başımdaki börke dahi sahip çıkmaya kalkar, benim der. Kadı, Yahudiye dönüp sormuş:
– “Öyle midir? Yahudi telaşla atılmış: – Kürk de benim, börk de benim” Ağlayan Yahudiye bakıp, içinden kıs kıs gülen Nasrettin Hoca yine söz almış:
– “Gördünüz mü kadı efendi? Nerdeyse altımdaki ata bile benim deyip sahip çıkacak!.. İyice telâşlanan Yahudi bağırmış:
– “At da benim!.. Kadı da Yahudiye bağırmış:
– “Haddini bil efendi!..
Sinirlenen kadı, Yahudiye kızmış ve kovmuş. Nasrettin Hoca, Yahudiyi kırk gün kendine yalvartmış.
Kırk günün sonunda da sormuş: – Akıllandın mı? Yahudi de ağlayarak cevap vermiş: – Akıllandım, akıllandım.
Hoca da Yahudiden aldığı her şeyi geri vermiş.
– “Dur Hoca, ne yapıyorsun? O altınların hepsi de benim!… Hoca da içinden “Demek benimle alay etmek için yoluma altın dökersin ha!.. Ben seni bir süründüreyim de gör!..” diye gülmüş kendi kendine.
Yahudiye ders vermek ve gıcık etmek için demiş ki:
– “Bak komşu, bu altınlar senin değil!.. Ben yüce Rabbime hep yalvardım; bu altınları da bana O gönderdi. Yahudi başlamış ağlamaya: – Altınlarım gitti, altınlarım gitti ben ne ettim!.. Altınlarım gitti!..
Nasrettin Hoca da Yahudinin hâline gülmeye başlamış. Yahudi ise malının derdiyle yapışmış hocanın yakasına: – Kadıya gidelim! Hoca da gönülsüz gönülsüz cevap vermiş:
– “Kadıya gitmesine gidelim de, benim sırtımdaki kürkümle, başımdaki börküm eskidir, böyle çıkılır mı huzura. Yahudi bakmış başka çare yok; sırtındaki kürkünü, başındaki börkünü çıkarıp hocaya vemiş. Hoca kürkü sırtına, börkü başına geçirmiş ama yine memnun değil, sonra sormuş:
– “Bu kürkle, bu börkle insan yaya yürür mü hiç? Yahudi çaresiz “Yeter ki Nasrettin Hoca benimle kadıya gelsin.” diyerek atını da vermiş. Birlikte düşmüşler yola, gelmişler huzura. Yahudi şikâyet etmiş:
– “Nasrettin Hoca 999 altınımı aldı, geri de vermiyor! Kadı, soran gözlerle bir Nasrettin Hoca’ya bakmış, bir yahudiye bakmış. Hoca da hemen kendini savunmuş:
– “Yalan efendim, bu arkadaşta biraz delilik vardır, biraz sonra sırtımdaki kürke, başımdaki börke dahi sahip çıkmaya kalkar, benim der. Kadı, Yahudiye dönüp sormuş:
– “Öyle midir? Yahudi telaşla atılmış: – Kürk de benim, börk de benim” Ağlayan Yahudiye bakıp, içinden kıs kıs gülen Nasrettin Hoca yine söz almış:
– “Gördünüz mü kadı efendi? Nerdeyse altımdaki ata bile benim deyip sahip çıkacak!.. İyice telâşlanan Yahudi bağırmış:
– “At da benim!.. Kadı da Yahudiye bağırmış:
– “Haddini bil efendi!..
Sinirlenen kadı, Yahudiye kızmış ve kovmuş. Nasrettin Hoca, Yahudiyi kırk gün kendine yalvartmış.
Kırk günün sonunda da sormuş: – Akıllandın mı? Yahudi de ağlayarak cevap vermiş: – Akıllandım, akıllandım.
Hoca da Yahudiden aldığı her şeyi geri vermiş.