HHaber

Padişah ve 3 oğlu: “Kilitli kapılar”

– “Efendim bu mümkün değil, kaldı ki anahtar bile olsa bu kapıyı açmak saatler sürer.”
Padişah da demiş ki:
– “Peki, sen git ötekisi gelsin.”

Öteki gelmiş, ona aynısını söylemiş, O da demiş: “Efendim mümkün değil anahtar bile olsa…”

Diğeri gelsin, diğeri gelsin falan derken, en son vezir adayı da girmiş içeriye. Padişah demiş ki:
– “Sen vezir olmak istiyorsan, şu kapıyı anahtarsız, levyesiz, hiç bir alet edavat kullanmadan açmanı istiyorum.”
Adam şöyle bakmış kapıya, bakmış, dönmüş demiş ki padişaha:

– “Devletli Sultanım! Aslında aklım der ki: ‘Bu kapı böyle açmaya açılmaz.’ Lakin bize itmek düşer” demiş ve elini uzatıp o kapıyı şöylece ittiğinde kapının açılıverdiğini ve aslında kilitlerin hiç birinin kapalı olmadığını görmüş.

Padişah evlatlarına dönmüş ve demiş ki;

Cenâb-ı Hakk’ın rızası hangi amlede saklı bilmiyoruz…
Belki bir vakit namazda saklı…
Belki bir yetimin başını şefkatle okşamakta…
Belki bir kediye merhametle su vermekte…
Belki yanımızdan geçen ve hiç tanımadığımız birine: ‘Esselamü aleyküm ve rahmetullah’ demekte, Ve belki o da mukabele de bulunacak: ‘Ve aleyküm selam ve rahmetullah’ diyecek…

Bu yüzden Cenab-ı Allah’ın rızası hangi kapıda saklı diye, biz kullara itmek düşer.

İnancımızın gereğini yapmak düşer…

– Alıntıdır