Kimsesi yoktu, var bunda da bir hayır deyip…
Çocuk sabaha doğru biraz toparlayınca, erkenden çıktık tekrardan yola. Önce ilaçlarını aldım eczaneden, sonra evlerine getirdim. Yorgun olduğu için annesi ben aldım çocuğu kucağıma içeri kadar taşıdım. Şöyle bir etrafa baktım. Nasıl yani, şimdi bu ev mi? Tek bir oda var, ikincisi yok bile. Bir yatak var, çocuğa yok. Küçük tüp var, 4’ lü ocak yok. Çeşme var, su yok. Tencere var, ama buzdolabı yok. Ekmek var, ama bir litre sıvı yağ yok. Abla dedim, sen nasıl bu hale geldin? Eşinden kaçmış, bu eve sığınmış, cebindeki para ile ilk kirayı yatırmış. Ev sahibi de yaşlı bir teyzeymiş acımış, kendinden bir yatak, bir halı ve küçük tüp vermiş. Çalıştıkça eksiklerini alırsın demiş.
Abla devam edip anlattı her şeyi:
“Abi 7. günüm bu evdeki. 45 TL param vardı o da bitti istemesem de bitti gitti. Evlere temizliğe giderim, gerekirse 100 değil 50 TL isterim. Allah’ın izni ile geçinir giderim. Mesela ilk sizin evi temizlerim kabul edersen. Sen sabaha kadar işinden oldun, bende böylece sana olan borcumu öderim. Yeter ki iş verin bana, vallahi dilenci değilim ben. Sadece tutunmaya çalışıyorum bu hayata.”
O arada elinde bir tabak yemek ve iki ekmekle ev sahibi yaşlı teyze geldi. Yazık, o da yardım etmeye çalışıyordu belli ki. Yaşı belki 80 vardı, elinden bu kadar geliyor ama yardım etmeye çalışıyordu. Abla da çok kültürlü, ayrıca konuşurken yüzüme bakmıyor, iffet sahibi. Ben aslında taksici değilim. Geçen ay işten çıkarılmış idim. Çalıştığım firma kapandı. Benim gibi 11 kişi işsiz kaldı.
Cebimde de 2.900 TL param var. Kızımın biriktirdiği para da bunun içinde. Söz verdim, doğum günü diye ona bilgisayar alacağım. Ama nasıl bırakayım şimdi bu abla ve çocuğunu da? Ellerim titrese de, içimden gelen sesi dinledim ve ablayı zar zor ikna ederek verdim iki bin lirasını. Gitti bizim bilgisayar parası dedim içimden. Hanımda anlamayacak kızacak şimdi bana, çocuğunda ağlaması da cabası.
Ne yalan söyleyeyim. Evden çıktım ama içimde pişmanlıklar. Koltuğa oturdum, kontağı çevirmeden önce “Allah’ım dedim. Sen gördün her şeyi, sana teslimim sana tevekkül ediyorum. Sen her şeyi bilensin, bana bir çıkış yolu gösterirsin.”
Bütün duam bu kadardı. Moralim sıfırdı. Arabayı durağa teslim etmeye dönerken telefonum çaldı. Bizim işten çıkarılan abilerimizden olan Mustafa abi aradı:
“Müjdemi isterim,1.5 iskenderimi de yerim Vedat kardeş. Müjde tazminatlar hesaba yatmış. Ben çektim, sende git hemen çek dedi.”
Benim tazminatım tam 27.000 TL idi. Çektim, bilgisayarı da hediye paketi yaptırdım. Elime sığabilecek kadar her şeyi de aldım. Yarın ablaya gidecek ve ilk iş ona buzdolabı alacağım. Biliyorum Allah’ım bana da yeni bir iş kapısı açacak…
Yazar: Soner Oğuz
Çocuk sabaha doğru biraz toparlayınca, erkenden çıktık tekrardan yola. Önce ilaçlarını aldım eczaneden, sonra evlerine getirdim. Yorgun olduğu için annesi ben aldım çocuğu kucağıma içeri kadar taşıdım. Şöyle bir etrafa baktım. Nasıl yani, şimdi bu ev mi? Tek bir oda var, ikincisi yok bile. Bir yatak var, çocuğa yok. Küçük tüp var, 4’ lü ocak yok. Çeşme var, su yok. Tencere var, ama buzdolabı yok. Ekmek var, ama bir litre sıvı yağ yok. Abla dedim, sen nasıl bu hale geldin? Eşinden kaçmış, bu eve sığınmış, cebindeki para ile ilk kirayı yatırmış. Ev sahibi de yaşlı bir teyzeymiş acımış, kendinden bir yatak, bir halı ve küçük tüp vermiş. Çalıştıkça eksiklerini alırsın demiş.
Abla devam edip anlattı her şeyi:
“Abi 7. günüm bu evdeki. 45 TL param vardı o da bitti istemesem de bitti gitti. Evlere temizliğe giderim, gerekirse 100 değil 50 TL isterim. Allah’ın izni ile geçinir giderim. Mesela ilk sizin evi temizlerim kabul edersen. Sen sabaha kadar işinden oldun, bende böylece sana olan borcumu öderim. Yeter ki iş verin bana, vallahi dilenci değilim ben. Sadece tutunmaya çalışıyorum bu hayata.”
O arada elinde bir tabak yemek ve iki ekmekle ev sahibi yaşlı teyze geldi. Yazık, o da yardım etmeye çalışıyordu belli ki. Yaşı belki 80 vardı, elinden bu kadar geliyor ama yardım etmeye çalışıyordu. Abla da çok kültürlü, ayrıca konuşurken yüzüme bakmıyor, iffet sahibi. Ben aslında taksici değilim. Geçen ay işten çıkarılmış idim. Çalıştığım firma kapandı. Benim gibi 11 kişi işsiz kaldı.
Cebimde de 2.900 TL param var. Kızımın biriktirdiği para da bunun içinde. Söz verdim, doğum günü diye ona bilgisayar alacağım. Ama nasıl bırakayım şimdi bu abla ve çocuğunu da? Ellerim titrese de, içimden gelen sesi dinledim ve ablayı zar zor ikna ederek verdim iki bin lirasını. Gitti bizim bilgisayar parası dedim içimden. Hanımda anlamayacak kızacak şimdi bana, çocuğunda ağlaması da cabası.
Ne yalan söyleyeyim. Evden çıktım ama içimde pişmanlıklar. Koltuğa oturdum, kontağı çevirmeden önce “Allah’ım dedim. Sen gördün her şeyi, sana teslimim sana tevekkül ediyorum. Sen her şeyi bilensin, bana bir çıkış yolu gösterirsin.”
Bütün duam bu kadardı. Moralim sıfırdı. Arabayı durağa teslim etmeye dönerken telefonum çaldı. Bizim işten çıkarılan abilerimizden olan Mustafa abi aradı:
“Müjdemi isterim,1.5 iskenderimi de yerim Vedat kardeş. Müjde tazminatlar hesaba yatmış. Ben çektim, sende git hemen çek dedi.”
Benim tazminatım tam 27.000 TL idi. Çektim, bilgisayarı da hediye paketi yaptırdım. Elime sığabilecek kadar her şeyi de aldım. Yarın ablaya gidecek ve ilk iş ona buzdolabı alacağım. Biliyorum Allah’ım bana da yeni bir iş kapısı açacak…
Yazar: Soner Oğuz