HHaber

Bir çoban hikayesi “sofra”

Sultan Selim Han sefer için İran’a doğru yola çıkmıştı ve, Sivas yolunda ilerlemekteydi. Yaşlı bir çoban koşarak Sultanın huzuruna geldi ve; “Sulağımıza hoş geldin Sultanım! Görüyorum ki yorgun ve açsınız. Bu fakire misafir olma şerefini bahşederseniz gönül alırsınız” dedi…. Yavuz Sultan Selim Han; “Ben tek başıma değilim çoban baba. Ardımda koca bir ordu var” buyurunca, çoban tevekkülle boynunu büktü ve; “Allah Teâlâ kerimdir. Hele siz bir mola verin. Misafir kısmetiyle gelir” dedi.
Sultan; “Bunda bir hikmet olsa gerektir” diyerek ordusuna mola emri verdi… Çadırlar kuruldu. Çoban sürüden dört koyun seçerek yüzüp temizledi ve kazana koydu. Sonra Sultan’a; “Sultanım, askerler eti yerken kemikleri kırmasınlar, ricasında bulundu. Kazanlarda etler pişirildi ve gaziler davet edildi ve kemiklerin kırılmaması bir kez daha tembihlendi. Asker, bölük bölük sofralara oturtuldu. Sonra… DEVAMI İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ….