HHaber

Senin hastalığının çaresi yok

Lokman Hekim bunun üzerine adama:
-“Senin hastalığının çaresi yok, artık ebedi aleme göçeceksin” demiş.
Adam bundan kurtuluşun olmadığını öğrendiği için o an ne yapsa bilmez bir halde oradan ayrılmış… Her şeyini satmış. Yanına bir at, bir yay ile bir ok ve av köpeğini de alarak dağlara çıkmış. Avladığı hayvanları yiyip yörüklerden yoğurt süt alarak yaşamaya balşamış. Bu arada hastalığı da iyice etkisini gösterir olmuş. Bir ağacın altına gelmiş. Atını bağlamış ve ağaca yaslanarak hastalığın şiddeti ile olduğu yere çökmüş..
O esnada bir yörük kadını bir tas süt koymuş saylığa. Yılanların da sütü sevdikleri bilinir. Tasa bir yılan yaklaşmış ve sütü içmiş sonra da zehirini kalan süte kusmuş. Tas zehirden yemyeşil bir hale gelmiş. Ağrıları iyice azan adam:
-“Gidip şu zehiri içeyim, hayatım nihayete ersin de bari, artık kurtulayım bu dertten” diyerek zehirli sütü içmiş. Bir süre sonra ishal olmuş ve kusmaya başlamış. Ancak hali değişmiş ve oldukça hafiflediğini hissediyormuş. Son nefesini vermek için içtiği zehirden sonra daha iyi olduğunu fark etmiş. Gün geçtikçe iyileşmiş ve hastalığı tamamen geçmiş.
Lokman Hekim’e gidip:
-“Sen bana senin hastalığının çaresi yok demiştin. Ama bak ben iyileştim” demiş. Bunun üzerine Lokman Hekim:
-“Ben sana ala ineğin sütünü nereden bulayım, sütü yılana içirip nasıl tasa kusturayım. Hastalığının çaresi vardı ama bu ilacı temin etmek zor olduğu için öyle dedim” diye cevap vermiş.
O gün bu gündür tas ve yılanın eczacılık ve tıp biliminin simgesi olması halk tarafından Lokman Hekim’e dayandırılmıştır…