HHaber

Ayakkabı Boyacısı

Tuğrul, annesinin sofraya getirdiği bulgur pilavını görünce, yüzünü buruşturdu. 3 gündür aynı şey anne, diye şikâyet etti. Pilav, pilav, pilav…
Anne tabağı sofraya koyduktan sonra: Oğlum ne yapalım? Elimizde var mı ki sana çeşitli yemekler pişireyim… Paramız var mı ki istediklerini alayım… Tuğrul gözlerini kıstı, komşumuzun oğlu Ahmet’i biliyorsun anne… Evlerinde çeşit çeşit yemek çıkıyor. Mert de öyle, Selim de öyle… Üstelik hiç birinin cebinden harçlığı eksik olmuyor. Bıktım bu parasızlıktan. Benim onlardan farkım ne?

ANNESİ AĞLAMAMAK İÇİN BAŞINI ARKAYA ÇEVİRDİ. ÜZÜNTÜ DOLU BİR SESLE: Oğlum, bu elimizde olan bir şey mi? Baban sonunda iyi kötü bir iş buldu. Kazancıyla kıt kanaat geçinip gidiyoruz. Hem sen başkalarına ne bakıyorsun? Onlar kadar zengin değiliz ki biz. Neden olmuyoruz, neden olamıyoruz ya? Hışımla sofradan kalktı. Ben bu yemeği yemiyorum! Hep aynı yemek! Bıktım! Pantolon desen yamalı yırtık! Gömlek desen eski püskü! Yeter ya…! DEVAMI İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ….