Doğumdan Sonra Felç Geçirdi ve İlk Söylediği…
Hemen yoğun bakıma kaldırıldı. Kendisine Guillain-Barre sendromu (GBS) adı verilen teşhis koyuldu. Bu sendromun geliştiği kişilerin önce ellerinde ve ayaklarında felç meydana gelmekte. Daha sonra ise bu bütün vücutlarına yayılmakta. Doktorlara göre genç kadının doğum yapması hastalığı tetiklemiş. Sağlık Enstitüleri istatistiklerine göre hastalık her 100 bin kişide bir görülmekteymiş… Belirtiler zamanla kendiliğinden geçebilse de mutlaka tedavi edilmesi gerekiyordu. Genç anne solunum cihazıyla nefes alabiliyordu. Tek yapılması gereken tedaviye cevap vermesi ve düzelmesi için beklemekti. Kadın, hemşirelerden birinin kulağına ‘Canım çok yanıyor’ deyince doktorların endişesi de giderek artmaya başladı.
Ancak bilmedikleri şey, bu kadının hayata tutunmak için çok önemli bir nedeni vardı. Kızı için sonuna dek savaşacaktı. Göz kapaklarını kaldırmaya bile hali olmasa da, her gün kızını görmek istiyordu. Felç nedeniyle kasları çalışamasa bile arkadaşlarının ve personellerin yardımıyla ayağa kalkabiliyor ve zar zor konuşabiliyordu. Mimikleriyle insanlarla anlaşmaya çalışıyordu.
Ona dayanma gücü veren kızını her gün görmeye devam etti. Kızına annelik edemeyeceği düşüncesi onu perişan ediyordu. Bu yüzden tüm gücüyle iyileşmeye çabalıyordu. Haftalarca solunum cihazı yardımıyla nefes almıştı ama birden bire mucizevi bişey oldu… Artık kendi kendine nefes alabiliyordu.
Bir süre sonra da ellerini kıpırdatabilmeye başladı. 70 gün sonra yoğun bakımdan çıkarıldı. Konuşmaya başladı ve yürüteç yardımıyla yürüyordu. Kızından aldığı güçle artık her gün daha da iyiye gitti. 78 günün ardından fizyoterapiye başladı. 87. günde ilk kez kendi kendine ayağa kalktı.
Zayıflayan kaslarını eski haline döndürmek için düzenli olarak egzersiz yapmaya başladı. Sonunda dört aylık kızını kucağına alabildi. 94 günün ardından genç kadın dengeli bir şekilde yürüyebilmeye başladı. 126.gününde ise taburcu edildi. Diş fırçalamak, saç taramak, yemek, yazmak ve yürüteçsiz yürüyebilmek gibi günlük eylemleri gerçekleştirebilmek için çok pratik yaptı.
Bu azmeden pes etmeyen genç annenin sağlığı şu anda gayet yerinde. Hayatında daha önce hiç yapmadığı şeyleri yaparak hayatından keyif almaya bakıyor. Azmi ve kararlılığı sayesinde bir anda hayatını kaybetmesine neden olacak hastalığını yendi. Kızı olmasaydı belki de durum çok daha farklı olabilirdi. Her şeyi kızından aldığı güçle yaptı. Doktorlar, hemşireler ve personellere de ayrıca teşekkür etmek gerek. Onların desteğiyle ama elbette ki Allah’ın yardımı ile bu genç anne bugün hayatta.
Şifa bekleyen tüm hastalara da Allah’tan acil şifa diliyor, herkese evlatlarıyla sağlıklı ve mutluluk dolu bir yaşam temenni ediyoruz…
Hemen yoğun bakıma kaldırıldı. Kendisine Guillain-Barre sendromu (GBS) adı verilen teşhis koyuldu. Bu sendromun geliştiği kişilerin önce ellerinde ve ayaklarında felç meydana gelmekte. Daha sonra ise bu bütün vücutlarına yayılmakta. Doktorlara göre genç kadının doğum yapması hastalığı tetiklemiş. Sağlık Enstitüleri istatistiklerine göre hastalık her 100 bin kişide bir görülmekteymiş… Belirtiler zamanla kendiliğinden geçebilse de mutlaka tedavi edilmesi gerekiyordu. Genç anne solunum cihazıyla nefes alabiliyordu. Tek yapılması gereken tedaviye cevap vermesi ve düzelmesi için beklemekti. Kadın, hemşirelerden birinin kulağına ‘Canım çok yanıyor’ deyince doktorların endişesi de giderek artmaya başladı.
Ancak bilmedikleri şey, bu kadının hayata tutunmak için çok önemli bir nedeni vardı. Kızı için sonuna dek savaşacaktı. Göz kapaklarını kaldırmaya bile hali olmasa da, her gün kızını görmek istiyordu. Felç nedeniyle kasları çalışamasa bile arkadaşlarının ve personellerin yardımıyla ayağa kalkabiliyor ve zar zor konuşabiliyordu. Mimikleriyle insanlarla anlaşmaya çalışıyordu.
Ona dayanma gücü veren kızını her gün görmeye devam etti. Kızına annelik edemeyeceği düşüncesi onu perişan ediyordu. Bu yüzden tüm gücüyle iyileşmeye çabalıyordu. Haftalarca solunum cihazı yardımıyla nefes almıştı ama birden bire mucizevi bişey oldu… Artık kendi kendine nefes alabiliyordu.
Bir süre sonra da ellerini kıpırdatabilmeye başladı. 70 gün sonra yoğun bakımdan çıkarıldı. Konuşmaya başladı ve yürüteç yardımıyla yürüyordu. Kızından aldığı güçle artık her gün daha da iyiye gitti. 78 günün ardından fizyoterapiye başladı. 87. günde ilk kez kendi kendine ayağa kalktı.
Zayıflayan kaslarını eski haline döndürmek için düzenli olarak egzersiz yapmaya başladı. Sonunda dört aylık kızını kucağına alabildi. 94 günün ardından genç kadın dengeli bir şekilde yürüyebilmeye başladı. 126.gününde ise taburcu edildi. Diş fırçalamak, saç taramak, yemek, yazmak ve yürüteçsiz yürüyebilmek gibi günlük eylemleri gerçekleştirebilmek için çok pratik yaptı.
Bu azmeden pes etmeyen genç annenin sağlığı şu anda gayet yerinde. Hayatında daha önce hiç yapmadığı şeyleri yaparak hayatından keyif almaya bakıyor. Azmi ve kararlılığı sayesinde bir anda hayatını kaybetmesine neden olacak hastalığını yendi. Kızı olmasaydı belki de durum çok daha farklı olabilirdi. Her şeyi kızından aldığı güçle yaptı. Doktorlar, hemşireler ve personellere de ayrıca teşekkür etmek gerek. Onların desteğiyle ama elbette ki Allah’ın yardımı ile bu genç anne bugün hayatta.
Şifa bekleyen tüm hastalara da Allah’tan acil şifa diliyor, herkese evlatlarıyla sağlıklı ve mutluluk dolu bir yaşam temenni ediyoruz…