Yeşilçam’ın Hüzünlerle Dolu Hayatı Pek Bilinmeyen, Gerçek Yumurcak’ı Mürüvvet Sim’in İnanılmaz Hikayesi
Bir gün sette çocukluğunu anlatıyor Mürüvvet Sim. Ünlü yapımcı Türker İnanoğlu’nun çok dikkatini çekiyor ve Mürüvvet’in çocukluğu senaryo olarak yazılıyor ve ortaya Yumurcak serisi çıkıyor. Hiç bilemezdik ki biz de bu afacan çocuğun aslında Mürüvvet Sim’i canlandırdığını… O küçük Yumurcak’ın içindeki en büyük özlemlerden birisi de sokakta annesi tarafından hasta olmasın diye sırtına geçirilmemiş yelek. Mahallede çocuklar koşturup oynarken anneleri sırtına yelek geçirirmiş terleyip hasta olmasınlar diye. Herkesin annesi bir evden çıkıp çocuğunun yanına gidermiş ama Mürüvvet’e kimse gelmezmiş, gelemezmiş. Gecenin bir saatinde çalışmaktan zar zor eve dönermiş annesi ve babası. Zaten de hasta olmasından o derece endişe edilmeyen, üstüne titrenmeyen bir çocukmuş o. Yıllar sonra bulduğu her yünden yelek örüp çocuklara dağıttı Mürüvvet Sim. Hatta bazılarını kendisi giydirdi çocuklara. Elinden yününü hiç bırakmadı. Her fırsatta, köşede bir yerde oynamaktan kendini unutmuş bir çocuk olabileceğini aklında tuttu.
Mahallede kendi ağladığı zamanları aklından hiç çıkarmadı. Kim bilir kaç çocuğu giydirdi içindeki burukluk ve kocaman şefkatiyle. Bu cefakar ama başarılı serüvenin sonunda Mürüvvet Sim, çoğu Yeşilçam oyuncusu gibi geçim derdi ile kariyerinin sonuna doğru sarsıldı. Tiyatronun ve sinemanın tıkandığı noktada iş bulamadığı içn Milli Piyango satıcılığı yaptı bir süre. Ayıp değil ya, ekmek parasıydı nihayetinde. Denizden ve rüzgardan gelenlerle “Lodosçuluk” yaparak ekmek parasını kazanmaya başladı sonra. Nasıl mı?
İstanbul’da lodos çıktıktan sonra dipten deniz yüzeyine çıkan eşyalar, takılar kıyıya vurur. Lodosçular da sahile vuran değerli eşyaları alıp satarak geçimlerini sağlar. Mürüvvet Sim de yaşamının sonuna doğru işte bu yolla ekmeğini kazanmaya başlamıştı.
Genç kızlara “Göster ama elletme” jargonunu kazandıran, yaşadığı hayatın sırlı gizli yönleri ekranda güldürdüğü kadar bilinmeyen bir Yeşilçam mucizesidir Mürüvvet Sim. Hayatımızdaki en tatlı tontonlardan bir tanesidir aynı zamanda. Çektikleri, çileli hayatını her ne kadar bilmesek de her filminde bize yaşattığı mutluluk onun ne kadar iyi bir sanatçı olduğunun göstergesiydi. Kendisini sevgi ve rahmetle anıyoruz… Seviyoruz seni Mürüvvet Abla..🌹
Bir gün sette çocukluğunu anlatıyor Mürüvvet Sim. Ünlü yapımcı Türker İnanoğlu’nun çok dikkatini çekiyor ve Mürüvvet’in çocukluğu senaryo olarak yazılıyor ve ortaya Yumurcak serisi çıkıyor. Hiç bilemezdik ki biz de bu afacan çocuğun aslında Mürüvvet Sim’i canlandırdığını… O küçük Yumurcak’ın içindeki en büyük özlemlerden birisi de sokakta annesi tarafından hasta olmasın diye sırtına geçirilmemiş yelek. Mahallede çocuklar koşturup oynarken anneleri sırtına yelek geçirirmiş terleyip hasta olmasınlar diye. Herkesin annesi bir evden çıkıp çocuğunun yanına gidermiş ama Mürüvvet’e kimse gelmezmiş, gelemezmiş. Gecenin bir saatinde çalışmaktan zar zor eve dönermiş annesi ve babası. Zaten de hasta olmasından o derece endişe edilmeyen, üstüne titrenmeyen bir çocukmuş o. Yıllar sonra bulduğu her yünden yelek örüp çocuklara dağıttı Mürüvvet Sim. Hatta bazılarını kendisi giydirdi çocuklara. Elinden yününü hiç bırakmadı. Her fırsatta, köşede bir yerde oynamaktan kendini unutmuş bir çocuk olabileceğini aklında tuttu.
Mahallede kendi ağladığı zamanları aklından hiç çıkarmadı. Kim bilir kaç çocuğu giydirdi içindeki burukluk ve kocaman şefkatiyle. Bu cefakar ama başarılı serüvenin sonunda Mürüvvet Sim, çoğu Yeşilçam oyuncusu gibi geçim derdi ile kariyerinin sonuna doğru sarsıldı. Tiyatronun ve sinemanın tıkandığı noktada iş bulamadığı içn Milli Piyango satıcılığı yaptı bir süre. Ayıp değil ya, ekmek parasıydı nihayetinde. Denizden ve rüzgardan gelenlerle “Lodosçuluk” yaparak ekmek parasını kazanmaya başladı sonra. Nasıl mı?
İstanbul’da lodos çıktıktan sonra dipten deniz yüzeyine çıkan eşyalar, takılar kıyıya vurur. Lodosçular da sahile vuran değerli eşyaları alıp satarak geçimlerini sağlar. Mürüvvet Sim de yaşamının sonuna doğru işte bu yolla ekmeğini kazanmaya başlamıştı.
Genç kızlara “Göster ama elletme” jargonunu kazandıran, yaşadığı hayatın sırlı gizli yönleri ekranda güldürdüğü kadar bilinmeyen bir Yeşilçam mucizesidir Mürüvvet Sim. Hayatımızdaki en tatlı tontonlardan bir tanesidir aynı zamanda. Çektikleri, çileli hayatını her ne kadar bilmesek de her filminde bize yaşattığı mutluluk onun ne kadar iyi bir sanatçı olduğunun göstergesiydi. Kendisini sevgi ve rahmetle anıyoruz… Seviyoruz seni Mürüvvet Abla..🌹