HHaber

Hayırlı Ekmek

– “Bilader, benim başıma geleni bir bilsen sen de aynı duayı tekrarlamaktan kendini alamazdın.” Yanındakiler daha da meraklanmış pür dikkat dinlemeye başlamışlar ve; “Neymiş başına gelenler, anlat da biz de duyalım” demişler. Hamal, bakın, başıma neler geldi, diyerek başlamış anlatmaya:
– “Ben ekmeğini sırtındaki ağır yükleri taşıyarak ve bu yüklerin altında inleyerek kazanan bir insanım. Bir gün yine bir yokuş yukarı sırtımdaki ağır yükle çıkarken fena halde yorulduğumdan sırtımdaki yükü yere indirdim. Alnımdan damlayan terleri silerken de içimden bir feryad koptu ki, ta canı gönülden dedim ki: “Hey yâ Rabbi, yediğim ekmeği bana ne kadar da zor veriyorsun. Ne olur, bana bu bir ekmeği şöyle oturduğum yerden kazanmayı ihsan eylesen de, ben de böyle kan ter içinde kalmasam. Tam bu dua ağzımdan çıkar çıkmaz, birden karşımda iki kişinin sille tokat birbirlerine girdiklerini gördüm. Dayanamadım, aralarına girip ayırırken birinden yediğim bir yumrukla yüzüm perişan bir halde kaldım yerde. İşte o sırada gelen polisler, beni de kavgacılardan biri zannettiler ve hapse attılar. Mahkemeye çıkıp ta aklanana kadar kadar kaldığım yerde bana her gün bir ekmek veriliyordu. Sırtüstü yattığım yerde ayağıma gelen bu ekmeği sıkıntı ve halime üzülmekten yiyemiyordum. Kendi kendime diyordum ki, işte ne sırtında yük taşıyorsun, ne de alnından öyle soğuk terler akıyor. Sana oturduğun yerde bedavadan gelen ekmek. Zevkle yesen ya.. Ne var ki, dışarıda çalışarak alın teriyle kazandığım o ekmek, hapiste ayağıma gelen bu bedava ekmekten çok daha huzur verici ve lezzetliydi. O zaman anladım ki, ben yanlış dua etmişim. Oturduğum yerden bir ekmek ver demişim, ama hayırlısından ver dememişim. İşte o günden bu yana dualarımda isteğimi değiştirdim. Rabbimden zahmetli de olsa hayırlısını, huzurlusunu vermesini niyaz ediyorum.”