Nevşehir’de bir ilçeye bir kaymakam atanır
Kaymakam tabii kendinden çok emin, arabayı durdurup köylüye doğru yanaşmışlar.
Kaymakam selam verip; ‘Hemşerim, kucağına yavrunu da almışsın nereye böyle’ demiş.
Köylü, bir kaymakama, bir de baş çavuşa bakmış ve yapıştırmış cevabı:
– “Sıpayı mektebe yazdırmaya gidiyorum, efendim, okursa kaymakam, okumazsa da başçavuş olsun.”
Bir tane de bizden:
Nasrettin Hoca, dalgın dalgın yolda yürümekte iken, şakacının biri, arkadan yaklaşıp Hocanın ensesine kuvvetlice bir tokat indirmiş. Hoca, neredeyse yere düşecek gibi olmuş. Arkasına dönmüş ve bir hışımla:
– “Bana ne cüretle bunu ettin?”
Adam, ukala bir tavırla cevap vermiş:
– “Kusura bakmayın efendim! Ben sizi arkanızdan, çok samimi bir dostuma benzettim.”
Hoca, adamın bu sözüne elbette ki inanmamış ve adama:
– “Olmaz öyle şey, yürü kadıya gidiyoruz!” diyerek adamı mahkemeye götürmüş.
Hoca, kadıya olayı anlatmış. Adam Kadı’nın yakın arkadaşıymış meğer. Kadı, arkadaşını bu zor durumdan kurtarmak istemiş ve Hocaya demiş:
– “Sen de ona bir tokat at ve ödeşin.”
Hoca, bu şekilde ödeşmeyi kabul etmemiş ve kadıya demiş:
– “Mahkeme yapılsın.”
Bunun üzerine kadı Hocaya demiş:
– “Bir tokadın hakkı 5 akçedir. O halde davalı bu parayı versin sana!”
Hoca, bu karara razı olmuş.
Dava edilen adam:
– “Yanımda hiç para yok, hemen gidip getireyim.” diyerek izin istemiş. Kadı da adama izin vermiş.
Hoca, adamın dönmesini beklemeye başlamış. Aradan epey zaman geçtiği halde, adam bir türlü gelmemiş. Beklemekten sıkılan Hoca, hiddetle yerinden kalkmış ve kadının yanına gitmiş. Birden Kadı Efendinin ensesine okkalı bir tokat indirmiş ve eklemiş:
– “Kusura bakma Kadı Efendi, daha fazla bekleyemeyeceğim. Madem ki bir tokadın diyeti beş akçedir. Adam gelirse söyle ona, 5 akçeyi sana versin.”
Kaymakam tabii kendinden çok emin, arabayı durdurup köylüye doğru yanaşmışlar.
Kaymakam selam verip; ‘Hemşerim, kucağına yavrunu da almışsın nereye böyle’ demiş.
Köylü, bir kaymakama, bir de baş çavuşa bakmış ve yapıştırmış cevabı:
– “Sıpayı mektebe yazdırmaya gidiyorum, efendim, okursa kaymakam, okumazsa da başçavuş olsun.”
Bir tane de bizden:
Nasrettin Hoca, dalgın dalgın yolda yürümekte iken, şakacının biri, arkadan yaklaşıp Hocanın ensesine kuvvetlice bir tokat indirmiş. Hoca, neredeyse yere düşecek gibi olmuş. Arkasına dönmüş ve bir hışımla:
– “Bana ne cüretle bunu ettin?”
Adam, ukala bir tavırla cevap vermiş:
– “Kusura bakmayın efendim! Ben sizi arkanızdan, çok samimi bir dostuma benzettim.”
Hoca, adamın bu sözüne elbette ki inanmamış ve adama:
– “Olmaz öyle şey, yürü kadıya gidiyoruz!” diyerek adamı mahkemeye götürmüş.
Hoca, kadıya olayı anlatmış. Adam Kadı’nın yakın arkadaşıymış meğer. Kadı, arkadaşını bu zor durumdan kurtarmak istemiş ve Hocaya demiş:
– “Sen de ona bir tokat at ve ödeşin.”
Hoca, bu şekilde ödeşmeyi kabul etmemiş ve kadıya demiş:
– “Mahkeme yapılsın.”
Bunun üzerine kadı Hocaya demiş:
– “Bir tokadın hakkı 5 akçedir. O halde davalı bu parayı versin sana!”
Hoca, bu karara razı olmuş.
Dava edilen adam:
– “Yanımda hiç para yok, hemen gidip getireyim.” diyerek izin istemiş. Kadı da adama izin vermiş.
Hoca, adamın dönmesini beklemeye başlamış. Aradan epey zaman geçtiği halde, adam bir türlü gelmemiş. Beklemekten sıkılan Hoca, hiddetle yerinden kalkmış ve kadının yanına gitmiş. Birden Kadı Efendinin ensesine okkalı bir tokat indirmiş ve eklemiş:
– “Kusura bakma Kadı Efendi, daha fazla bekleyemeyeceğim. Madem ki bir tokadın diyeti beş akçedir. Adam gelirse söyle ona, 5 akçeyi sana versin.”