Bunun cinsi bu…
-“Şu iki buzağıdan birini memlekete gidip geldikten sonra sana vereceğim. Hem zaten o zamana kadar semirir koca hayvan olur bunlar. Hangi buzağıyı sana vereceğimi ise bir kağıda yazdım ve bizim kasaya koydum bile.
Geldiğimde kasayı birlikte açınca sen de alır ve bakarsın” der.
Çoban bu işe öyle sevinir ki. O günden sonra buzağılardan birine daha çok ehemmiyet vermeye başlar. Öyle ki fazlaca ehemmiyet verdiği o buzağı, tüm sürüden daha çok semirir ve büyük besili koca bir inek halini alır zamanı geldiğinde.
Günler geçer ve ağa memleketten döner. Zaten çoban, gözleri yollarda ağanın gelişini beklemektedir. Ağa eve girmeden önce, her zamanki gibi sürünün yanına gelir hemen.
Bir kara kızına bakar bir de sarıkızına… Sarıkız cılız mı cılız bir haldedir. Kara kız ise semirmiş besili koca bir ineğe dönüşmüştür…
Ağa, sarı kızl ile kara kızın arasındaki farkın sebebini çobana sorduğunda, çobanın verdiği cevap;
-“Bunların cinsi böyle ağam. Sarı kızın cılız kalışı bu yüzden-” şeklindedir.
Ağa “tamam” mahiyetinde başını salladıktan sonra, kendisini takip etmesini söyler çobana.
Birlikte çiftliğin yazıhanesine giderler ve kasanın önünde dururlar. Ağa kasanın kilidini açar ve çobana içindeki kağıdı alıp okumasını söyler…
Kağıtta ne yazmaktadır sizce..? Buyrun:
-“Sarı kız ve kara kız aynı ineğin buzağılarıdır. Yani aynı cins hayvanlardır.
Ben sarı kızı gerçekten çok sevmiştim. Sevdiğim buzağıyı sana layık görüyorum çoban Hüseyin. Sevdiğim hayvanı sana verebilceğim zerrece aklından geçmemiştir eminim.
Senin bana neyi layık gördüğünü ise memleket dönüşünde, sarı kız ile kara kızın halini gördüğümde anlayacağım…”
Kıssadan hisse…
-“Şu iki buzağıdan birini memlekete gidip geldikten sonra sana vereceğim. Hem zaten o zamana kadar semirir koca hayvan olur bunlar. Hangi buzağıyı sana vereceğimi ise bir kağıda yazdım ve bizim kasaya koydum bile.
Geldiğimde kasayı birlikte açınca sen de alır ve bakarsın” der.
Çoban bu işe öyle sevinir ki. O günden sonra buzağılardan birine daha çok ehemmiyet vermeye başlar. Öyle ki fazlaca ehemmiyet verdiği o buzağı, tüm sürüden daha çok semirir ve büyük besili koca bir inek halini alır zamanı geldiğinde.
Günler geçer ve ağa memleketten döner. Zaten çoban, gözleri yollarda ağanın gelişini beklemektedir. Ağa eve girmeden önce, her zamanki gibi sürünün yanına gelir hemen.
Bir kara kızına bakar bir de sarıkızına… Sarıkız cılız mı cılız bir haldedir. Kara kız ise semirmiş besili koca bir ineğe dönüşmüştür…
Ağa, sarı kızl ile kara kızın arasındaki farkın sebebini çobana sorduğunda, çobanın verdiği cevap;
-“Bunların cinsi böyle ağam. Sarı kızın cılız kalışı bu yüzden-” şeklindedir.
Ağa “tamam” mahiyetinde başını salladıktan sonra, kendisini takip etmesini söyler çobana.
Birlikte çiftliğin yazıhanesine giderler ve kasanın önünde dururlar. Ağa kasanın kilidini açar ve çobana içindeki kağıdı alıp okumasını söyler…
Kağıtta ne yazmaktadır sizce..? Buyrun:
-“Sarı kız ve kara kız aynı ineğin buzağılarıdır. Yani aynı cins hayvanlardır.
Ben sarı kızı gerçekten çok sevmiştim. Sevdiğim buzağıyı sana layık görüyorum çoban Hüseyin. Sevdiğim hayvanı sana verebilceğim zerrece aklından geçmemiştir eminim.
Senin bana neyi layık gördüğünü ise memleket dönüşünde, sarı kız ile kara kızın halini gördüğümde anlayacağım…”
Kıssadan hisse…