Alime teyze, evlatları Manisa’dan ayrılınca tek başına yaşamaya başlamıştı…
Kimsenin gelmeyeceğini bile bile, kendince bayram hazırlığı yapmaya başlamış. Nihayet bayram gelmiş, Alime teyze sabah namazından
sonra, bayram şekerini antika, üzeri şık çiçek desenli cam şekerliğe doldurmuştu. Gaz lambası şeklindeki şık kolonya şişesini ve kendi hazırladığı ikaramlıkları, tabak, çatal eksizsiz bir şekilde her şeyi masaya yerleştirmişti. Sabahın ilk saatleriyle ve Alime teyze gözleri dolu dolu, hayalinde geçmiş güzel bayramların hasreti, içi titreyerek; “Yarab! Bu yalnızlığı veren sensin. Kimbilir hangi günahımın kefaretidir ki bu? Şikayet etmeye hakkım yok. Senden gelen başım gözüm üstüne…
Ama rabbim bu bayram günü, bu yalnızlık bana çok ağır geliyor. Komşularımın gidecek köyü, yazlığı, çocuklarımın bitmeyen bir hayat koşuşturması var.
Kimseye bir şey söyleyemiyorum. Herkes beni mutlu sanıyor. Ne kadar yalnız olduğumu, bu yalnızlığın beni ne kadar hüzünlendirdiğini sen biliyorsun.
Yarab, beni bu bayram gününde yalnız bırakma, sensiz bırakma…” diye dua ederken gözlerinden sicim gibi yaşlar boşalıyordu. Titreyerek ağlıyor, duaları gözyaşlarına karışıyordu. Dua ederken ağlamak Alime teyzeyi biraz olsun ferahlatmıştı. “Çok şükür rabbim derdimi bilen sensin, çarem de bilirim ki Sensin” diyerek şükür etti. Şimdi daha da iyi hissediyordu. Torunlarının salonda koşuştuğunu hayal ederek radyoyu açtı. “Allah yanımda daha ne olsun.” diye kendisine teselli verdi… Saat 10’a doğru kapının zili çalıverdi. Heyecanla kapıya doğru yürürken dizlerinin titrediğini hissetti. Kendisini hatırlayan birisi
vardı demek ki, ne güzeldi bu. Yüreği ağzında kapıyı açtı! Gözlerine inanamadı! Komşuları çoluk, çocuk hepsi birden kapının önündelerdi! Ellerinde tencereler, saklama kaplarında yiyeceklerle, Alime teyzeyle bayramlaşmaya gelmişlerdi. Öğle yemeğini Alime teyzeyle birlikte yemek için hazırlık yapmışlardı. Alime teyze sevinçten havalardaydı sanki. Hayatının en güzel Ramazan bayramını yaşıyor olmalıydı. Karşı komşusu yazlıktayken eşiyle, Alime teyzenin yalnızlığını farkedip, diğer komşularına da haber verip bu güzel sürprizi hazırlamışlardı.
Bununla da yetinmeyip, Alime teyzenin çocuklarına ulaşmış, onların mazeretleri karşısında da; “Kim bilir kaç bayram daha annenizle geçireceksiniz.
Seksen yaşındaki bir kadını yalnız komşuları değil, çocukları da bayram ziyaretine gelip mutlu etsin diye düşünmüştüm” diyerek razı etmişti.
Alime teyze çocuklarının geleceğinden habersizce, komşularıyla bayramlaşıp şeker ve kolonya ikram ederken kapı tekrar çalıverdi.
Çocukları ve torunları içeriye girince Alime teyze sevinç gözyaşları döküyordu.
Kimsesizlerin kimsesi Alime teyzeyi yalnız bırakmamış, ona en güzel Ramazan Bayramını yaşamayı nasip etmişti.
O bayramdan sonraki yıllarda da komşuları birer, ikişer hafta arayla tatile gittiler ve Alime teyzeyi yalnız bırakmadılar. Vefatına kadar hep Alime teyzenin yanında oldular. Allah kimseyi yalnız bırakmasın….
Cümlemize hayırlı evlatlar, dostlar, arkadaşlar ve komşular nasip etsin… AMİN
Kimsenin gelmeyeceğini bile bile, kendince bayram hazırlığı yapmaya başlamış. Nihayet bayram gelmiş, Alime teyze sabah namazından
sonra, bayram şekerini antika, üzeri şık çiçek desenli cam şekerliğe doldurmuştu. Gaz lambası şeklindeki şık kolonya şişesini ve kendi hazırladığı ikaramlıkları, tabak, çatal eksizsiz bir şekilde her şeyi masaya yerleştirmişti. Sabahın ilk saatleriyle ve Alime teyze gözleri dolu dolu, hayalinde geçmiş güzel bayramların hasreti, içi titreyerek; “Yarab! Bu yalnızlığı veren sensin. Kimbilir hangi günahımın kefaretidir ki bu? Şikayet etmeye hakkım yok. Senden gelen başım gözüm üstüne…
Ama rabbim bu bayram günü, bu yalnızlık bana çok ağır geliyor. Komşularımın gidecek köyü, yazlığı, çocuklarımın bitmeyen bir hayat koşuşturması var.
Kimseye bir şey söyleyemiyorum. Herkes beni mutlu sanıyor. Ne kadar yalnız olduğumu, bu yalnızlığın beni ne kadar hüzünlendirdiğini sen biliyorsun.
Yarab, beni bu bayram gününde yalnız bırakma, sensiz bırakma…” diye dua ederken gözlerinden sicim gibi yaşlar boşalıyordu. Titreyerek ağlıyor, duaları gözyaşlarına karışıyordu. Dua ederken ağlamak Alime teyzeyi biraz olsun ferahlatmıştı. “Çok şükür rabbim derdimi bilen sensin, çarem de bilirim ki Sensin” diyerek şükür etti. Şimdi daha da iyi hissediyordu. Torunlarının salonda koşuştuğunu hayal ederek radyoyu açtı. “Allah yanımda daha ne olsun.” diye kendisine teselli verdi… Saat 10’a doğru kapının zili çalıverdi. Heyecanla kapıya doğru yürürken dizlerinin titrediğini hissetti. Kendisini hatırlayan birisi
vardı demek ki, ne güzeldi bu. Yüreği ağzında kapıyı açtı! Gözlerine inanamadı! Komşuları çoluk, çocuk hepsi birden kapının önündelerdi! Ellerinde tencereler, saklama kaplarında yiyeceklerle, Alime teyzeyle bayramlaşmaya gelmişlerdi. Öğle yemeğini Alime teyzeyle birlikte yemek için hazırlık yapmışlardı. Alime teyze sevinçten havalardaydı sanki. Hayatının en güzel Ramazan bayramını yaşıyor olmalıydı. Karşı komşusu yazlıktayken eşiyle, Alime teyzenin yalnızlığını farkedip, diğer komşularına da haber verip bu güzel sürprizi hazırlamışlardı.
Bununla da yetinmeyip, Alime teyzenin çocuklarına ulaşmış, onların mazeretleri karşısında da; “Kim bilir kaç bayram daha annenizle geçireceksiniz.
Seksen yaşındaki bir kadını yalnız komşuları değil, çocukları da bayram ziyaretine gelip mutlu etsin diye düşünmüştüm” diyerek razı etmişti.
Alime teyze çocuklarının geleceğinden habersizce, komşularıyla bayramlaşıp şeker ve kolonya ikram ederken kapı tekrar çalıverdi.
Çocukları ve torunları içeriye girince Alime teyze sevinç gözyaşları döküyordu.
Kimsesizlerin kimsesi Alime teyzeyi yalnız bırakmamış, ona en güzel Ramazan Bayramını yaşamayı nasip etmişti.
O bayramdan sonraki yıllarda da komşuları birer, ikişer hafta arayla tatile gittiler ve Alime teyzeyi yalnız bırakmadılar. Vefatına kadar hep Alime teyzenin yanında oldular. Allah kimseyi yalnız bırakmasın….
Cümlemize hayırlı evlatlar, dostlar, arkadaşlar ve komşular nasip etsin… AMİN