Habeşistanlı “incir” yerse…
Meyvenin incir olduğunu, Allâh’ın üzerine yemîn ettiği “Tin” suresinde bahsi geçen meyve olduğunu söyledim. Hayretler içerisinde “İncir bu mu?” dedi ve Besmele çekerek “Tîn Sûresini” okumaya başladı. Elinde kalan yarım inciri büyük bir hürmet ve saygıyla bir peçeteye sardı.
Kendisine o yarım inciri ne yapacağını sordum?
“Allâh’ın üzerine yemin etti bu incir nimetini evime götüreceğim. Çocuklarımın ağzına birer parça koyacağım. Bir ömür boyu damarlarımızda dolaşacak.
Bu çok büyük bir nimet. Allah bize bu nimeti bahşetti elhamdülillah ve ne kadar şükretsek azdır” dedi.
Ben de; bunun üzerine kendisine; “Siz o yarım inciri yiyin” dedim ve yanımda bulunan bir paket inciri kendisine ikram ettim.
Büyük bir heyecan içerisinde paketi aldı ve;
“Allah’a yemin ederim ki, hayatımda aldığım en değerli ve en büyük hediye budur..! Sizler ne kadar büyük insanlarsınız, ne kadar büyük bir milletsiniz… 3500 km mesâfeden buraya geliyorsunuz ve Allah’ın Kur’ân’ı Kerimde zikrettiği ve üzerine yemin dahi etmiş olduğu bir meyveyle bizi tanıştırıyor ve ikram ediyorsunuz. Size ne kadar teşekkür etsek azdır.
Yıllardır Etiyopya’nın değişik bölgelerinde sofralarımıza katkı sağlıyor, kestiğiniz kurbanlar vesilesiyle bizlere ikramda bulunuyorsunuz.
Gelecekden ümidini kesmiş olan bizlere birer ışık ve ve ümît oldunuz. Allah sizlerden razı olsun” dedi.!!!
Bu derin duygularla Hz. Necaşi’nin torunlarıyla vedalaşarak ülkemize gei döndük.
Bundan ne ders çıkarılır, ne demeliyim bilmiyorum. Ancak; Ben kendime söz verdim.!
İnşallah bundan sonra, bir incir gördüğümde veyâ bir incir yediğimde “Tîn Sûresini” okuyacağım.!!!
Kur’ân-ı Kerîm’de 8 âyetden ibâret olan bu 95. Sûredir, Mekke döneminde inmişdir.
Manası ise şöyledir:
Bismillâhirrahmanirrahîm.
1- İncire, zeytine,
2- Sinâ dağına,
3- Ve bu emîn beldeye (Mekke’ye) yemîn olsun ki;
4- Biz, insânı en güzel bir biçimde yarattık.
5- Sonra çevirdik, aşağıların da aşağısına kaktık (indirdik).!
6- Ancak îmân edip yararlı işler yapan kimseler başka. Onlar için kesilmez bir mükâfat vardır.
7- O halde bundan sonra sana dini (hesap gününü) yalanlatan nedir?
8- Allah “hâkimlerin hâkimi” değil midir?
Amennâ ve saddakna.. İnandık, iman ettik!
Yâ Rabb’im..!
Yaratan ve yaşatan Sensin… Din gününün sâhibi Sensin… Hâkimler hâkimi Sensin.!!!
Sayısız nîmetler içerisindeki bizler, neden Etiyopyalı Nureddin Hocanın baktığı gözle nimetlere bakamıyoruz?
O’nun gibi göremiyoruz?
O’nun gibi düşünemiyoruz?
O idrâkte olsaydık bir bardak suyu lüzumsuz yere akıtır mıydık?
İhtiyâcımızdan fazla aldığımız ekmekleri naylon poşetlerde küflendirip, sonra da hiç vicdânımız sızlamadan çöpe atar mıydık? 🙁
Yaşadığımız şu dünyada israf etdiğimiz o nimetlere muhtaç olan milyonlarca insan olduğunu düşünmez miydik, düşünürdük.!!!
Kendisine ikram edilen ve hayatında ilk kez gördüğü, ilk defa yediği yarım incirin karşılığında şükür olarak ‘Tîn Sûresi’ni okuyan Etiyopyalı Nureddin kardeşimiz.!!!
Türkiye’de incir bahçeleri, zeytin bahçeleri olup da kıblesini şaşırmış, kitabından aâbersiz, israf içersinde uyuşuk gafilleri görse ne derdi acaba?
Yâ Rabb’i bizleri Sırât-ı Müstakîmde dâim eyle…
İslâm, îman ve sâlih amel nîmetiyle yaşayarak nefes verebilmeyi nasip eyle…
Allâh’ım.!
Bizleri nimetlerine şükredenlerden… Seni zikredenlerden eyle…
Nîmetlerine nankör davrananlardan uzak eyle.!!! AMİN…
Meyvenin incir olduğunu, Allâh’ın üzerine yemîn ettiği “Tin” suresinde bahsi geçen meyve olduğunu söyledim. Hayretler içerisinde “İncir bu mu?” dedi ve Besmele çekerek “Tîn Sûresini” okumaya başladı. Elinde kalan yarım inciri büyük bir hürmet ve saygıyla bir peçeteye sardı.
Kendisine o yarım inciri ne yapacağını sordum?
“Allâh’ın üzerine yemin etti bu incir nimetini evime götüreceğim. Çocuklarımın ağzına birer parça koyacağım. Bir ömür boyu damarlarımızda dolaşacak.
Bu çok büyük bir nimet. Allah bize bu nimeti bahşetti elhamdülillah ve ne kadar şükretsek azdır” dedi.
Ben de; bunun üzerine kendisine; “Siz o yarım inciri yiyin” dedim ve yanımda bulunan bir paket inciri kendisine ikram ettim.
Büyük bir heyecan içerisinde paketi aldı ve;
“Allah’a yemin ederim ki, hayatımda aldığım en değerli ve en büyük hediye budur..! Sizler ne kadar büyük insanlarsınız, ne kadar büyük bir milletsiniz… 3500 km mesâfeden buraya geliyorsunuz ve Allah’ın Kur’ân’ı Kerimde zikrettiği ve üzerine yemin dahi etmiş olduğu bir meyveyle bizi tanıştırıyor ve ikram ediyorsunuz. Size ne kadar teşekkür etsek azdır.
Yıllardır Etiyopya’nın değişik bölgelerinde sofralarımıza katkı sağlıyor, kestiğiniz kurbanlar vesilesiyle bizlere ikramda bulunuyorsunuz.
Gelecekden ümidini kesmiş olan bizlere birer ışık ve ve ümît oldunuz. Allah sizlerden razı olsun” dedi.!!!
Bu derin duygularla Hz. Necaşi’nin torunlarıyla vedalaşarak ülkemize gei döndük.
Bundan ne ders çıkarılır, ne demeliyim bilmiyorum. Ancak; Ben kendime söz verdim.!
İnşallah bundan sonra, bir incir gördüğümde veyâ bir incir yediğimde “Tîn Sûresini” okuyacağım.!!!
Kur’ân-ı Kerîm’de 8 âyetden ibâret olan bu 95. Sûredir, Mekke döneminde inmişdir.
Manası ise şöyledir:
Bismillâhirrahmanirrahîm.
1- İncire, zeytine,
2- Sinâ dağına,
3- Ve bu emîn beldeye (Mekke’ye) yemîn olsun ki;
4- Biz, insânı en güzel bir biçimde yarattık.
5- Sonra çevirdik, aşağıların da aşağısına kaktık (indirdik).!
6- Ancak îmân edip yararlı işler yapan kimseler başka. Onlar için kesilmez bir mükâfat vardır.
7- O halde bundan sonra sana dini (hesap gününü) yalanlatan nedir?
8- Allah “hâkimlerin hâkimi” değil midir?
Amennâ ve saddakna.. İnandık, iman ettik!
Yâ Rabb’im..!
Yaratan ve yaşatan Sensin… Din gününün sâhibi Sensin… Hâkimler hâkimi Sensin.!!!
Sayısız nîmetler içerisindeki bizler, neden Etiyopyalı Nureddin Hocanın baktığı gözle nimetlere bakamıyoruz?
O’nun gibi göremiyoruz?
O’nun gibi düşünemiyoruz?
O idrâkte olsaydık bir bardak suyu lüzumsuz yere akıtır mıydık?
İhtiyâcımızdan fazla aldığımız ekmekleri naylon poşetlerde küflendirip, sonra da hiç vicdânımız sızlamadan çöpe atar mıydık? 🙁
Yaşadığımız şu dünyada israf etdiğimiz o nimetlere muhtaç olan milyonlarca insan olduğunu düşünmez miydik, düşünürdük.!!!
Kendisine ikram edilen ve hayatında ilk kez gördüğü, ilk defa yediği yarım incirin karşılığında şükür olarak ‘Tîn Sûresi’ni okuyan Etiyopyalı Nureddin kardeşimiz.!!!
Türkiye’de incir bahçeleri, zeytin bahçeleri olup da kıblesini şaşırmış, kitabından aâbersiz, israf içersinde uyuşuk gafilleri görse ne derdi acaba?
Yâ Rabb’i bizleri Sırât-ı Müstakîmde dâim eyle…
İslâm, îman ve sâlih amel nîmetiyle yaşayarak nefes verebilmeyi nasip eyle…
Allâh’ım.!
Bizleri nimetlerine şükredenlerden… Seni zikredenlerden eyle…
Nîmetlerine nankör davrananlardan uzak eyle.!!! AMİN…