Misafirin bereketi…
Sahabi; “Ben misafirsiz edemem! Soframda misafir olması, bana neşe ve bereket veriyor” der. Bu sefer Peygamberimiz (S.A.V) kadına, bundan sonra fazla değil, bir misafire razı olup olmadığını sorar. Kadın buna da razı olmaz ve; “Ben çocuklarımın rızkını başkalarının yemesine rıza gösteremem” der.
Adam hiç olmazsa bir misafirde ısrar edince; kadın boşanmaktansa, bir misafire razı olur. Fakat o akşam üzeri beyinin, yine eve iki misafirle geldiğini gören kadın, hiddetlenir ve içi de hiç rahat değildir. Yemek hazırlamak için mutfağa girer, üç kişilik yemek hazırlar ve tepsiyi kocasına veridi. Biraz sonra da, misafirlerden birinin çıkıp gittiğine şahit olur. Hazırlanan yemeklerden biri yenmemiştir. Kadın kocasına; “Misafirin biri niçin yemek yemeden çıkıp gitti?” der.
Adam ise, ikinci misafirin farkında değildir ve; “Sen hangi misafirden bahsediyorsun. Ben bir misafirle geldim, o da içerde işte” şeklinde cevaplar.
Kadın çok iyi görmüştür ve misafirin birisi yemek yemeden çıkmıştır.
Bu münakaşanın içinden çıkamayacaklarını anlayan karı-koca, yeniden Efendimiz Hazretlerine müracaat eder ve ve durumu anlatırlar…
Onları dinleyen Peygamber Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurur:
-“Evet! Eve iki misafir gelmişti. Fakat bunlardan birisi hakiki insan değil, insan sûretine giren rızıktı. Allah (c.c.) hanımını akıllandırmak için rızkı insan kılığına sokmuştu. Hanımın ise, yine misafirler için bir miktar rızkı gözden çıkarıp hazırlamıştı, ama o rızık hiç, eksilmedi.
Şunu iyi bilesiniz ki, her misafir kendi rızkı ile gelir. Ve kimse, kimsenin rızkını asla yiyemez ve eksiltemez… Hatta misafir, bir evin bereketini artırır ve o evin rızkında genişleme olur.”
Tabiî ki kadın, bu hadiseden sonra itiraz edecek halde değildir ve Allah’a ona gösterdiği bu açık delilden ötürü çokça şükreder…
Sahabi; “Ben misafirsiz edemem! Soframda misafir olması, bana neşe ve bereket veriyor” der. Bu sefer Peygamberimiz (S.A.V) kadına, bundan sonra fazla değil, bir misafire razı olup olmadığını sorar. Kadın buna da razı olmaz ve; “Ben çocuklarımın rızkını başkalarının yemesine rıza gösteremem” der.
Adam hiç olmazsa bir misafirde ısrar edince; kadın boşanmaktansa, bir misafire razı olur. Fakat o akşam üzeri beyinin, yine eve iki misafirle geldiğini gören kadın, hiddetlenir ve içi de hiç rahat değildir. Yemek hazırlamak için mutfağa girer, üç kişilik yemek hazırlar ve tepsiyi kocasına veridi. Biraz sonra da, misafirlerden birinin çıkıp gittiğine şahit olur. Hazırlanan yemeklerden biri yenmemiştir. Kadın kocasına; “Misafirin biri niçin yemek yemeden çıkıp gitti?” der.
Adam ise, ikinci misafirin farkında değildir ve; “Sen hangi misafirden bahsediyorsun. Ben bir misafirle geldim, o da içerde işte” şeklinde cevaplar.
Kadın çok iyi görmüştür ve misafirin birisi yemek yemeden çıkmıştır.
Bu münakaşanın içinden çıkamayacaklarını anlayan karı-koca, yeniden Efendimiz Hazretlerine müracaat eder ve ve durumu anlatırlar…
Onları dinleyen Peygamber Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurur:
-“Evet! Eve iki misafir gelmişti. Fakat bunlardan birisi hakiki insan değil, insan sûretine giren rızıktı. Allah (c.c.) hanımını akıllandırmak için rızkı insan kılığına sokmuştu. Hanımın ise, yine misafirler için bir miktar rızkı gözden çıkarıp hazırlamıştı, ama o rızık hiç, eksilmedi.
Şunu iyi bilesiniz ki, her misafir kendi rızkı ile gelir. Ve kimse, kimsenin rızkını asla yiyemez ve eksiltemez… Hatta misafir, bir evin bereketini artırır ve o evin rızkında genişleme olur.”
Tabiî ki kadın, bu hadiseden sonra itiraz edecek halde değildir ve Allah’a ona gösterdiği bu açık delilden ötürü çokça şükreder…