HHaber

Çanakkale Destanı

Valideciğim, bu yağmurun altında niçin beklemektesin burada?
– “Trende oğlum var. Onu selametlemeye
geldim.”
– “Oğlun kimdir, nerelisiniz?”
– “Söğüt’ün Akgünlü köyünden Mehmedoğlu Hüseyin’dir.”
– “Onu görmek ister misin, çağırayım mı, ister misin?”
– “Sana dua ederim. Ona bir çift sözüm vardır.”
Hüseyin, kısa zamanda bulunup getirilir. Elini öpen oğlunu bağrına basar cefakar ana ve evladına son olarak şu nasihati yapar:
– “Hüseyin’im, yiğit oğlum benim!.. Dayın Şıpka’da, baban Dömeke’de, ağaların Çanakkale’de bir bir şehit düştüler. Bak son yongam sensin. Eğer minarelerden ezan sesi kesilecekse, caminin kandilleri sönecekse sütüm sana helal olmasın! Canını ver de köye dönme. Yolun Şıpka’ya düşerse dayının ruhuna bir Fatiha okumayı unutma. Haydi oğul! Allah yolunuzu açık eylesin.”
Hüseyin, anacığının ellerinden öptü; ancak bunun son öpüşü olduğunu nereden bilebilirdi ki!.. Yaşlı gözlerle oğluna bakan bu ana, son evladını da cepheye dualarla beraber işte bu şekilde uğurladı…
İşte bu resim bu abidevi kahramanlığın, din, millet, vatan muhibbanının günümüze kalmış, kalpleri burkan içli bir hatırasıdır. “Oğlum sende bizim İsmail’imizsin, seni Allah için vatan için kurban gönderiyoruz” diyerek evladını şehit verip, 14 yaşındaki son evladını cepheye uğurlayan ellerinden öpülesi anamız…
Şu garibanlığa bakın… Üstte yok, elde yok, ayakta yok 🙁
Azmin ve imanın her türlü gücü yere çaldığı, tarihte eşi benzeri az görülen, namusu, vatanı ve milletinin bekası için gözlerini kırpmadan canlarını veren yüz binlerce kahramanın eseridir Çanakkale Zaferi… 106 yıl önce destan yazan tüm kahramanlarımızı kalbimiz buruk, gözümüz yaşlı, rahmet ve minnetle yad ediyoruz… ❤

BAZI BORÇLAR ASLA ÖDENEMEZ