Yürek dedenin hikayesi
Bilmezler ki biraz ilerilerinden dönemin hükümdarı, yanındakilerle tedbili kıyafet geçmektedir… Birisi şöyle der hükümdara: “Efendim şu ilerde Yürek dede diye anılan salih bir zat vardır” Hükümdar da; “gelin bakalım anlarız şimdi salih mi değil mi?” der ve Yürek dedenin çadırına gelirler.
Selamlaşma sonrasında hükümdar Yürek dedeye; “dede biz uzun yoldan geliyoruz bize et pişirde yiyelim” deyiverir. Misafir et isteyince yürek dede şaşırır ama misafiri de mahzun etmemek gerektir…
Çadıra hanımın yanına girer ve durumu onunla istişare eder. Bir develeri bir de keçiyle oğlakları vardır. Oğlak yavrudur etinden ne çıkar, keçi desen olmaz, oğlak hala annesini emiyor. O zaman kaldı deve diyorlar. İyi de deve olmazsa da yolculuklarını nasıl yapacaklar..? Derken hem Yürek dede hem hanımı misafiri aç mı bırakacağız, ALLAH bir kapıyı kaparsa başka bir kapıyı mutlaka açar, derler. Yürek dede çadırın arkasına geçer deveyi kurban edip, hemen alabileceği yerden biraz et alır ve eti pişiriverir misafirleri için.
Yürek dede misafirlere çadırda hanımım var, biraz et te ona alayım der ve pişen etten hanımına getirir. Sonra çıkar ve misafirleriyle ilgilenir. Akşama yaklaşınca da misafirlerini uğurlayarak hanımının yanına gider.
Hükümdar; “gerçekten salih bir zat imiş, elindeki deveyi bizim için feda etti der ve yanındakilere talimat verir, yarın bu adama 10 deve gönderilsin…”
Bu arada yürek dede onlar gittikten sonra yavaş yavaş çadıra hanımının yanına girmiştir. Çadırın kapısını bir açar ki ne görsün? Hanımı karşısında sapasağlam ayakta duruyor. Yürek dedenin fedakarlığından dolayı şifayı ALLAH-U Teala devenin eti ile onlara nasip etmiş meğer..
Acaba bizim şifamız hangi fedakârlığımızda saklı…
ALLAH veren el eylesin bizleri de her daim…
Bizlere ve bütün insanlığa afetsiz, hastalıksız güzel günler nasib eyleyip, imtihanlarımızı nokta gibi küçük etsin… Tüm hastalarımıza Allah’ü Teala acil ve daimi şifalar versin.
AMİN… 🌹
Bilmezler ki biraz ilerilerinden dönemin hükümdarı, yanındakilerle tedbili kıyafet geçmektedir… Birisi şöyle der hükümdara: “Efendim şu ilerde Yürek dede diye anılan salih bir zat vardır” Hükümdar da; “gelin bakalım anlarız şimdi salih mi değil mi?” der ve Yürek dedenin çadırına gelirler.
Selamlaşma sonrasında hükümdar Yürek dedeye; “dede biz uzun yoldan geliyoruz bize et pişirde yiyelim” deyiverir. Misafir et isteyince yürek dede şaşırır ama misafiri de mahzun etmemek gerektir…
Çadıra hanımın yanına girer ve durumu onunla istişare eder. Bir develeri bir de keçiyle oğlakları vardır. Oğlak yavrudur etinden ne çıkar, keçi desen olmaz, oğlak hala annesini emiyor. O zaman kaldı deve diyorlar. İyi de deve olmazsa da yolculuklarını nasıl yapacaklar..? Derken hem Yürek dede hem hanımı misafiri aç mı bırakacağız, ALLAH bir kapıyı kaparsa başka bir kapıyı mutlaka açar, derler. Yürek dede çadırın arkasına geçer deveyi kurban edip, hemen alabileceği yerden biraz et alır ve eti pişiriverir misafirleri için.
Yürek dede misafirlere çadırda hanımım var, biraz et te ona alayım der ve pişen etten hanımına getirir. Sonra çıkar ve misafirleriyle ilgilenir. Akşama yaklaşınca da misafirlerini uğurlayarak hanımının yanına gider.
Hükümdar; “gerçekten salih bir zat imiş, elindeki deveyi bizim için feda etti der ve yanındakilere talimat verir, yarın bu adama 10 deve gönderilsin…”
Bu arada yürek dede onlar gittikten sonra yavaş yavaş çadıra hanımının yanına girmiştir. Çadırın kapısını bir açar ki ne görsün? Hanımı karşısında sapasağlam ayakta duruyor. Yürek dedenin fedakarlığından dolayı şifayı ALLAH-U Teala devenin eti ile onlara nasip etmiş meğer..
Acaba bizim şifamız hangi fedakârlığımızda saklı…
ALLAH veren el eylesin bizleri de her daim…
Bizlere ve bütün insanlığa afetsiz, hastalıksız güzel günler nasib eyleyip, imtihanlarımızı nokta gibi küçük etsin… Tüm hastalarımıza Allah’ü Teala acil ve daimi şifalar versin.
AMİN… 🌹