Evliliğim 10. senesindeydi, kaynanamın yaptıkları giderek ağrıma gidiyordu..
Kaynanam komşumuzun sık sık eve gelip gittiği bir gün onlara kahve yaparken kulak misafiri olmuştum. O teyze kaynanama aşağı mahallede yaşayan bir kadının maharetlerini ve güzelliğini öve öve bitiremiyordu. Kulaklarıma inanamamıştım. Kaynanamın amacını anladığımda neye uğradığımı şaşırdım. Konuşurlarken de yaşlı teyze kaynanama sürekli kimsesiz insandan her türlü şey beklenir gibisinden manasız şeyler söylüyordu. Kafam allak bullak olmuştu. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Kocama söyleyip söylememek de tereddüt ediyordum. Ya beni yanlış anlar da annesine iyi davranmadığımı, iftira attığımı filan düşünürse ne yapardım o zaman?
Sonradan söylemediğime çok pişman olmuştum. Çünkü kaynanam artık harekete geçmişti.
Bir gün kocamın cebinden gizlice para alıp benim cebime koymuştu. Kocam parayı aramaya başlayınca kaynanam eliyle koymuş gibi hırkamın cebinde bulunca kocam bir hafta konuşmamıştı benimle.
Yine başka bir gün canım oğlum uykusunda altına kaçırmıştı. Elbiselerini değiştirirken ona niçin tuvalete gitmediğini sorduğum da bana altını temizlemenin benim işim olduğunu söylemişti. O saf ve temizdi bu sözleri ona kaynanamın öğrettiğinden adım gibi emindim.
Hem oğlumun hem kocamın bana karşı farklı tavırları günden güne artıyordu. Kaynanamınsa yaptıklarının ardı arkası tükenmiyordu. Oğlum artık bana annesi değilmişim de evlerinde bir hizmetçiymişim gibi davranır olmuştu. Kocamsa yüzüme nicedir gülmemiş güzel tek bir söz söylememişti. Ben sabrediyor bunda da bir hikmet var diyordum. Sınav gözüyle bakıyor bu kötü günlerin geçeceğine inanıyordum. Evin önünü süpürdüğüm bir gün kaynanam başıma öyle bir şey getirmişti ki artık hiçbir ümidim kalmamıştı…
O gün sokaktan geçen bir adam elindeki kâğıtta yazan adrese nasıl gideceğini sormuştu. İnsaniyet namına adama adresi tarif ederken kaynanamın pencereden bizi izlediğinden haberim yoktu.
O esnada kaynanam aradığı fırsatı sonunda bulmuştu. Telefonla kocamı arayıp kendisi güpegündüz hem de evimizin önünde adamın biriyle aldattığımı söylemiş, hemen gelmesini namusunu temizlemesini söylemişti.
O hınçla eve gelen kocam tek söz etmeme fırsat vermeden beni tutup evin önüne atmıştı. Yalvarıp yakarmalarıma, ağlamalarıma, nerelere giderim dememe hiç aldırmamıştı. Hem oğlumdan hem de yuvamdan koparılmış bir kadındım artık.
Kaynanam nihayet amacına ulaşmış beni evden kovdurmuştu. Başıma gelenleri düşününce kaderime ağlayıp duruyordum.
Evden kovulduğum o günlerde komşumuz olan bir teyzenin evinde misafir olarak kalmıştım. Orda kalırken kocamın bana boşanma davası açmış olduğunu öğrendik. Dünyada artık gerçekten kimsesizdim.
Ne yapacağımı ne edeceğimi düşündüğüm bir gün iyi olmayan bir haberle bir haber alıp hemen evime koşmuştum. Neyle karşılaşacağımı bilemiyordum. Beni ne bekliyordu en ufak bir fikrim yoktu. Sadece koşuyor koşarken canım oğlumu, biricik kocamı, bana ne kötülükler yapmış olsa da kaynanamı düşünüyordum. Eve vardığımda o üzücü haberi kocam vermişti.
Kocam kaynanamın iftirasıyla beni evden kovmasından sonraki günlerde evin bütün huzuru kaçmıştı. Evin huzurunu kaçıran şey benim evden kovulmam değil kaynanamın o günden sonra gördüğü kabuslardı. Kocam bana kaynanamın geceleri kâbuslardan can havli ile uyandığını söylüyordu. Kaynanam hemen hemen her gece uykuya daldığı gibi peşinden ayrılmayan, her yerde ona görünen siyah yılanlar görmeye başlamış.
Başlarda önem vermemiş ama her gece görmeye başlayınca korkmaya başlamış. Hatta bir gece kocamla oğlumu bir koltukta oturur görmüş. Ortalarında da bir çiçek varmış. Kaynanam elini bu güzel çiçeğe uzatınca çiçek birden siyah bir yılan olup ellerine dolanıyormuş.
Bu korkunç rüyalar hiç bitmiyormuş. Kaynanam artık tek bir gece bile rahat uyuyamaz olmuş. Ne yapsalar da hangi hocaya gitseler de hangi doktorun ilacını kullansalar da çare bulamamışlar. Bir gün en sonunda bu kabuslar, korkunç rüyalar, rüyalarda görülen siyah, yılanlar neticesini vermş ve o olaya sebep olmuşlar.
Bana haberini getirdikleri gün kaynanam yine yatmaya hazırlanıyorken yatağının üzerinde kıvrılıp yatan ve ona bakan üç siyah yılan görmüş. Rüyada değilmiş. Bu yüzden daha önce gördüğü tüm yılanların da gerçek olduğunu anlamış.
Zavallı kaynanam oracıkta bayılıp kalmış. Kocam hemen bir doktor getirmiş. Doktor kocama annesinin bayılmadığını felç kaldığını söylemiş. Belden aşağısı bundan sonra tutmayacakmış. Tedavisi de mümkün değilmiş. Kocam ben eve geldikten ve kaynanamı tekerlekli sandalyede görmemden sonra ayaklarıma kapanmış benden özür dilemişti. Evimize dönmemi çocuğumuzla yuvamızda eski günlerde ki gibi mutlu olmak istediğini söylemişti.
İçimde hiç kin yoktu. Onu affettim ve eve geri dönmeyi kabul ettim.
Kaynanam beni gördüğünde kendini tutamamış hıçkıra hıçkıra ağlamıştı. Ellerimi tutup beni affet demişti. Gördüğü tüm o yılanların kendi içinden çıktığını söylemişti. Çok pişmandı.
O böyle konuşup af diledikten sonra onun bana yaptıklarını da, iftiralarını da unutmuştum. Geçmişe bir sünger çekip onu affetmiş yuvama geri dönmüştüm.