HHaber

Zamanın birinde oduncunun biri ormanda odun keserken…

Artık deliğin başına gidemez olmuştur… Bir kaç gün geçince de geçim sıkıntısı çekmeye başlamıştır… Oduncu oğlunu yanına çağırır ve yılanın sırrını ona anlatır…

Git o deliğin başına ve oğlum olduğunu söyle. Yılan sana altın verecektir der oğluna. Oğlu elbette bu hikayeye inanmamıştır ama yine de gider.

Yılan önce saklanır sonra ortaya çıkar…

Onun oduncunun oğlu olduğuna iyice kanaat getirince de deliğe girip bir altın getirir. Oğlan önce inanmadığı hikayenin gerçek olduğunu görünce hırsa kapılır, gözünü tüm altınlara diker.

Kim bilir daha ne kadar altın var burada der içinden.
Hırsla yılana doğru bir hamle yapar ama yılanı ıskalar. Bu esnada yılanın kuyruğunu koparmıştır.
Yılan da can havliyle dönüp oğlanı sokmuştur ve oğlan orada hayata veda eder…

Akşam yaklaşıp da oğlu gelmeyince oduncu iyice endişelenmiştir.

Hasta yatağından sürünerek bile olsa kalkar ve deliğin başına gider,baksa ki ki oğlu yerde yatıyor.

Yılan o arada görünür adama ki kuyruğu yok. Oduncu durumu anlar ve çok ü*z*l*ür

Canının parçası oğlu yerde yatmaktadır, yıllardır veli nimeti olan yılan ise yaralıdır. Hatalı olan oğlum olmalı der ve yılandan özür diler….

“Oğlum bir hata yapmış, bedelini de hayatı ile ödemiş….

Gel biz bunu unutup eski şekilde devam edelim der yılana

Yılan adama;

“BENDEKİ BU KUYRUK A/C/I/SI SENDEKİ BU EVLAT A/C/I/SI OLDUĞU SÜRECE BİR DAHA ESKİYE DÖNEMEYİZ…”