Züleyha öğretmenin hikayesi…
Üç yılım geçti gitti, tayinim memleketim olan Bolu’ya çıktı. Ayrılığımız duygu dolu idi, hepimiz ağlaştık. Dile kolay tam 3 yıl…
Bolu’da yuva kurdum evlendim. İmmihan Anama davetiye gönderdim düğünümün öncesinde. Davetiyeye çeyrek altını bantlamış bana gönderdi. Ailem şaşkın… “Bu nasıl vefa? Bizim buralarda pek rastlamadığımız bir şey bu” dediler. Çok ama çok duygulandım.
Bir zaman geçti, oğluma hamile kaldım. İmmihan Ana’ya telefon açtım söyledim. Havalara uçup sevinçten zılgıt çekti. “Torunum olacak” dedi. “Söz ver torunumun 40’ı çıkar çıkmaz Pütürge’ye geleceksin, tamam mı?” dedi “Söz” dedim.
Bir gün aradım. “Kızım yanımda, rahatsızım sesim çıkmıyor. Ben kızıma söyleyeceğim, o da sana mesaj atacak.” dedi “Tamam” dedim. Hamileliğim süresince yazdım “Çok iyiyim. Biraz rahatsızım ama önemli bir şeyim yok.” Sürekli yazdım hep güzel karşı cevaplar aldım.
Nihayet oğlum doğdu. 20 günlük oldu. Adını Bolu’daki öz babam Ahmet ile Pütürge’deki Derviş Babamın adı olan Ahmet Derviş koydum…
Bu kez görüntülü arayayım İmmihan Ninesine torununu göstereyim dedim. Gaçıldı ama görüntüde genç bir kadın…
“İmmihan Ana” dedim. “Kaybettik” dedi. Yıkıldım. “Nasıl, ne zaman?” dedim “4 ay oldu” dedi. “Ben aylardır kiminle yazıştım peki?” dedim. Kızı; “Anam Züleyha hamile, hastalığımı, durumumun iyi olmadığını sakın söylemeyin. Sonra hamileliğine çocuğuna bir şey olur. Ben yazıyormuş gibi yapın. Vefat edersem de, doğum yapana kadar gizleyin. Bir gün buraya gelirse kabrimin taşına elindeki tebeşirle ben geldim yazsın yeter diye tembihledi.” dedi.
Ya Rabbim! Bu nasıl bir güzellik, bu nasıl bir şefkat, bu nasıl bir ülfet! Pütürge’nin kızı olmuş Züleyha öğretmen bu Dar-ul Rıfat olan topraklar senin memleketin. Engebeler, zorluklar, gurbet yolları beklemiş anaların ayak izleriyle doludur Pütürge… Bu insanlar yürekte iz bırakır, gönülde söz bırakır. Ardından da köz bırakır…
İşte böyle bir yaşam hikayesi dostlar.. Bir ay önce kaleme alayım dedim. Ama; “Züleyha Öğretmen evladına süt veriyor belki hüzünlenir, sütü biter” dedim. Boşluğuma geldi telefonunu kaydetmedim, kayboldu gitti. Eğer bu satırları okur irtibata geçerse İmmihan Ana’nın kabrine ben de gideceğim…
Ana karnında bir bebeğe halel gelmesin diye, hastalığını, derdini ve hayata vedasını bile gizleyip bağrına basan -Kürt, Türk fark etmez- toprağımın tüm analarının ayaklarından öpüyorum. Ömür boyu yollarınız İmmihan Analarla Derviş Amcalarla kesişsin! AMİİİN
Üç yılım geçti gitti, tayinim memleketim olan Bolu’ya çıktı. Ayrılığımız duygu dolu idi, hepimiz ağlaştık. Dile kolay tam 3 yıl…
Bolu’da yuva kurdum evlendim. İmmihan Anama davetiye gönderdim düğünümün öncesinde. Davetiyeye çeyrek altını bantlamış bana gönderdi. Ailem şaşkın… “Bu nasıl vefa? Bizim buralarda pek rastlamadığımız bir şey bu” dediler. Çok ama çok duygulandım.
Bir zaman geçti, oğluma hamile kaldım. İmmihan Ana’ya telefon açtım söyledim. Havalara uçup sevinçten zılgıt çekti. “Torunum olacak” dedi. “Söz ver torunumun 40’ı çıkar çıkmaz Pütürge’ye geleceksin, tamam mı?” dedi “Söz” dedim.
Bir gün aradım. “Kızım yanımda, rahatsızım sesim çıkmıyor. Ben kızıma söyleyeceğim, o da sana mesaj atacak.” dedi “Tamam” dedim. Hamileliğim süresince yazdım “Çok iyiyim. Biraz rahatsızım ama önemli bir şeyim yok.” Sürekli yazdım hep güzel karşı cevaplar aldım.
Nihayet oğlum doğdu. 20 günlük oldu. Adını Bolu’daki öz babam Ahmet ile Pütürge’deki Derviş Babamın adı olan Ahmet Derviş koydum…
Bu kez görüntülü arayayım İmmihan Ninesine torununu göstereyim dedim. Gaçıldı ama görüntüde genç bir kadın…
“İmmihan Ana” dedim. “Kaybettik” dedi. Yıkıldım. “Nasıl, ne zaman?” dedim “4 ay oldu” dedi. “Ben aylardır kiminle yazıştım peki?” dedim. Kızı; “Anam Züleyha hamile, hastalığımı, durumumun iyi olmadığını sakın söylemeyin. Sonra hamileliğine çocuğuna bir şey olur. Ben yazıyormuş gibi yapın. Vefat edersem de, doğum yapana kadar gizleyin. Bir gün buraya gelirse kabrimin taşına elindeki tebeşirle ben geldim yazsın yeter diye tembihledi.” dedi.
Ya Rabbim! Bu nasıl bir güzellik, bu nasıl bir şefkat, bu nasıl bir ülfet! Pütürge’nin kızı olmuş Züleyha öğretmen bu Dar-ul Rıfat olan topraklar senin memleketin. Engebeler, zorluklar, gurbet yolları beklemiş anaların ayak izleriyle doludur Pütürge… Bu insanlar yürekte iz bırakır, gönülde söz bırakır. Ardından da köz bırakır…
İşte böyle bir yaşam hikayesi dostlar.. Bir ay önce kaleme alayım dedim. Ama; “Züleyha Öğretmen evladına süt veriyor belki hüzünlenir, sütü biter” dedim. Boşluğuma geldi telefonunu kaydetmedim, kayboldu gitti. Eğer bu satırları okur irtibata geçerse İmmihan Ana’nın kabrine ben de gideceğim…
Ana karnında bir bebeğe halel gelmesin diye, hastalığını, derdini ve hayata vedasını bile gizleyip bağrına basan -Kürt, Türk fark etmez- toprağımın tüm analarının ayaklarından öpüyorum. Ömür boyu yollarınız İmmihan Analarla Derviş Amcalarla kesişsin! AMİİİN