HHaber

Değerli bir vatan evladından ağlatan mektup

Çocukların ihtiyaçları için Çocuk esirgeme kuruma gönderen vefalı, vicdan sahibi yağız bir delikanlı. Asker olmuş, Devlet kucağından, asker ocağına geçmiş, kısacık hayatını kahramanca noktalamış bir Türk askeri o… 14 Haziran 2004 de Şırnak-Beytüşşebap Mezrasında meydana gelen çatışmada gözünü kırpmadan şehit düşmüş… 25.5.2005 Tarihli ve 2005/8929 Sayılı Kararnamene ile Devlet övünç madalyasına layık görülmüş bir kahraman o…
Son operasyonu hissetmişti sanki yiğidimiz. Bu yüzden belki dönemem diye son operasyon öncesi, son mektubu olabileceğini düşündüğü bir mektubunu, birlikte büyüdüğü bir arkadaşına ulaştırılması için oradaki bir asker arkadaşına emanet etmişti…
Murat Akman’ın Hakka yürümesiyle beraber son mektubu da verdiği adresteki arkadaşına ulaştırılmıştır…
Mektup, arkadaşı tarafından Murat Akman’ın önceden belirttiği isteği üzerine bir yayın kuruluşuna belirli bir meblağ karşılığı devredilmiş ve şehit askerin vasiyeti üzerine medya kuruluşunun ödediği para da Murat’ın büyüdüğü Çocuk Esirgeme Kurumuna bağışlanmıştır. Burada bile yetimleri öksüzleri düşünmüştür. Akabinde bu mektup gazetede yayınlanmıştır…

İşte Şehit Komando Er Murat Akman’ın, ailesi olmadığı için aile bildiği Türk Milletine yazdığı, kalplere dokunan, duygu dolu son mektubu:
“Bu yazı bir komando er mektubudur ve siz bu mektubu gazeteden okuyorsanız ben artık hayatta değilim demektir. Bir ailem olsaydı bu mektubu onlara yollamak isterdim ama ne yazık ki yok. Size koğuştaki ranzamdan yazıyorum. Şuan etrafımda Adana, Ağrı, Sivas, Edirne, Diyarbakır, Ankara, Antalya, İzmir, Urfa, Trabzon, Türkiye’nin dört bir yanından birbirini tanımayan ama birbirlerinin canını korumaya yemin etmiş bir sürü askerle dolu.
Birazdan operasyona gideceğiz, tek dileğimiz kayıp vermeden geri gelmek. İlerde bu hayata veda edersem diye bir mektup yazmak gerçekten çok zormuş. Aklına getirmek istemez ya insan, hani her zaman bir umut vardır ya…. Askerliğim bittikten sonra yırtıp atacaktım bu mektubu ama şu an okuyorsanız yırtıp atamadım demektir. Zaten pek de kalem tutmaz elim. Vatan için silah tutmayı daha iyi bilirim. Sizi korumam için siz öğrettiniz bunu. Tuhaf olan siz bu mektubu okurken ben nasıl, ne sabapla hayata veda ettiğimi bile bilmiyor olacağım… Bileniniz var mı ben nasıl gittim bu dünyadan?
Kışlada her televizyona bakışımda bir birinizi sebepsiz yere yok ettiğinizi, birbirinizi hiç önemsemediğinizi gördüm. Müziğin sesini çok açtı diye komşusuna bir şey yapanlar. Gücü kadına yetenler. Cebindeki on lirası için adam harcayanlar. Kız arkadaşına baktı diye alayına yürüyenler. Bileniniz var mı ben kimi korumak için gittim? Eti az pişti diye garsona çıkışan adam; sen rahat uyu diye kurşunlar başımın üstünden geçerken ben dağda her bulduğumu yedim. Arabasını solladılar diye bir hırsla ne varsa kapıp arabadan inen adam, beni bir çöp bidonuna atıp giden anam; söylesene ben kimin için gittim?
Yetimhanede ve askerde en güzel şeyin ekmeğini bölmek olduğunu öğrendik biz. Peki, size neyi bölmeyi öğrettiler?
Sizi önce Allah’a sonra birbirinize emanet ediyorum. Ben sizden razı odum Allah da sizden razı olsun.” Amin, amin, amin….

Şehit komanda Er Murat Akman’ın ibretlik o son mektubu tüm insanlığa ders verir nitelikte. “Birbirini tanımayan ama birbirlerinin canını korumaya yemin etmiş” ne kadar içten, ne kadar vakur, ne kadar samimi, ne kadar dostça bir cümle..
Yerin nur mekânın cennet olsun şehidim. Tüm şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyoruz…🌹